Polonya Tatili: Wroclaw, Krakow ve Varşova
25/09/2016KUZEY’İN GÜZELLERİ: BALTIK ÜLKELERİ
23/10/2016Boston’da yapılması gerekenlerden biri de Freedom Trail. Boston Common’da (ülkenin en eski parkı) bulunan Visitor Centre’dan başlayan 4 km boyunca Amerika tarihinin önemli 16 yerini görebileceğiniz bir tur bu. İsterseniz ücretsiz rehberli turlara katılabilir ya da resimde gördüğünüz kırmızı biriketlerle belirlenmiş rotayı, alacağınız bir rehber kitapla takip edebilirsiniz. Ben ikinciyi tercih ettim ve hem kendime verdiğim kısa molalarla çok güzel bir gün geçirdim, hem de şehri daha iyi gördüm
Freedom Trail fikri yerel bir gazeteci olan William Schofield’a aitmiş ve zamanın valisi de bunu kabul etmiş. 1953’den beri yapılıyormuş.
Boston Common’nın geçmişi 1634’e dayanıyor ve 200.000 m2 büyüklüğündeki parkta Martin Luther King, Papa John Paul II konuşmalar yapmış. Parkın çıkışında, karşıya geçince ilk durak olan Massachusetts State House sizi karşılıyor.
New State House günün önemli mimarlarından Charles Bulfinch tarafından tasarlanmış ve yapımına 1795 yılında başlanıp 3 yıl içinde bitirilmiş. Hafta arası belirli saatlerde içini ücretsiz gezebiliyorsunuz. Kubbenin orijinal yapısı ahşapmış, şimdi ise bakırın üzerine 23 karat altınla kaplanmış. Arsasının sahibi Massachusetts eyaletinin ilk seçilmiş valisi John Hancock’muş.
Freedom Trail’in 16 durağı bu şekilde işaretlenmiş.
Sırada Park Street Church var. Ama fotoğrafçılık yeteneğimin sınırlarından dolayı kulesini göremiyorsunuz. Amerika’ya mimarlık üzerine çalışmaya gelen Peter Banner adlı bir İngiliz tarafından tasarlanan kilise 1809 yılında yapılmış. Ülkenin ilk Pazar Okulu, ilk hapishane yardım derneği burada kurulmuş ve 1819 yılında Hawaii’ye ilk misyonerler bu kiliseden gönderilmiş.
Yolumun sürprizlerinden…
Diğer durak, Granary Burying Ground. Bu mezarlık Amerika’daki diğer mezarlıklardan daha çok tarihi kişilere ev sahipliği yaptığı için önemliymiş. Bağımsızlık bildirgesini imzalayan 3 kişi, eyaletin 9 yöneticisi, ünlü vatansever Paul Revere ve Benjamin Franklin’in ailesi bunların arasında. 1660 yılından beri kullanılan bu yer şehrin en eski üçüncü mezarlığıymış.
Bir başka durak eyaletin kuruluşunun ilk zamanlarının dini inanç ve tarihini yansıtan bir yapı olan King’s Chapel. 1686 yılında kraliyet valisi Sir Edmund Andros tarafından yapılması emredilmiş. Amaç, buraya ilk yerleşen Puritanlara karşı Anglikan inancına saygıymış. İlk yapı ahşapmış.
Eski Belediye Binası ama duraklardan biri değil.
Diğer durak şu anda yerinde olmayan 1635 yılında kurulmuş ülkenin ilk devlet ortaokulu. Orijinal bina 1749 yılında King’s Chapel’ı genişletmek için yıkılmış.
Okul binasının yerini belirleyen iki heykelden biri Benjamin Franklin diğeri ise vali Joshua Quincy’nin.
Diğer durak Old Corner Bookstore, 1712 yılında yapılan bu bina önce eczacı Thomas Crease tarafından ev ve işyeri olarak kullanılmış sonra 1833’den 1864’e kadar Ticknor and Fields adında ülkenin önde gelen yayınevlerinden birine ev sahipliği yapmış. Burası Longfellow, Hawthorne, Emerson, Dickens gibi Amerikalı ve İngiliz çok önemli yazarların uğrak yeri olmuş. 1960’larda restore edilen bina gazete ofisi ve kitapçı olarak kullanılmış. Şimdi ise bir fast food restoranı. Bize tanıdık bir tablo ama “burada da mı?” diyor insan…
Sonraki durak Old South Meeting-House. 1669 yılında yapılmış ve 1706 yılında Benjamin Franklin burada vaftiz edilmiş. Ama önemi başka. 16 Aralık 1773’de 5.000 den fazla Boston’lu burada toplanmış ve Boston Tea Party diye bilinen tarihi olayı konuşmuşlar.
Yola devam… Elimde rehber kitap ile geziyorum, bir de bu kadar sıcak olmasa iyiydi.
Sıradaki durak Old State House, ya da diğer adıyla Town House. Boston’daki en eski kamu binasıymış ve koloni döneminde şehrin politik yaşamın ve tartışmaların merkeziymiş. 18 Temmuz 1776 da halk bu binanın önünde toplanıp balkondan yapılan Özgürlük Bildirgesini dinlemişler. Hala da bu geleneği her 4 Temmuz’da sürdürüyorlarmış. 1798 de bitirilen yeni binaya taşınılana dek burası işlevini sürdürmüş.
Diğer durak Old State House’un önündeki Boston Massacre Site. 5 Mart 1770 akşamı bu alanda toplanıp İngilizlerin Amerikan kolonilerine karşı uygulanan sert politikalarını protesto eden kalabalığa bir gurup İngiliz askerinin ateş etmesiyle kargaşa başlamış. Halk da sopalar, taşlar ve kartopuyla karşılık vermiş ve 5 Boston’lu ölmüş. Arkada ise ücretsiz turlardan birini ve o dönemin kıyafetiyle rehberi görüyorsunuz.
Kırmızı işaretlerden de anlaşılacağı üzerine şimdiki durak Feneuil Hall. Burası 1742 yılından beri ilk katı pazar yeri, üst katı ise toplantı salonu olarak kullanılıyormuş. Burasının inşasının finansmanını Peter Faneuil sağlamış. Burası İngiliz egemenliğine karşıt konuşmaların yapıldığı ilk yermiş.
Çocukluğumun dizisi Cheers’da bir bira içmeden olmazdı tabii ki…
Bu resimle Cheers’ı hatırlayanlara, sevenlerine bir nostalji yaşatmak istedim. İşte 1982 ile 1993 yılları arasında 11 sezon oynayan dizinin Sam’i ve barın müdavimleri…
Yolumun üzerinde Holocaust Memorial, 6 tane camdan yapılmış kolondan oluşmuş. Yahudi soykırımını anmak için yapılmış bu sütunlar 6 milyon yahudiyi ve 6 büyük nazi kampını temsil ediyormuş.
Bu gezim sabahın erken saatlerinde başlayıp hava kararıncaya kadar sürdü. Elbette yeni şeyler öğrenmek güzeldi ama daha da güzeli bu sayede şehrin sokaklarında dolaşmak, etrafı seyretmekti. Union Oyster House 1826’dan beri aralıksız hizmet veren Amerika’nın en eski restoranı olarak biliniyormuş.
Yolumun üstünde biraz serinlemek ve mola vermek için iyi bir fırsat…
Yolum İtalyan Mahallesinden de geçti tabii…
Efsanevi Mike’s Pastry, Boston’un en ünlü pastanesi ve şehirde 3 tane varmış.
Bol kremalı, bol yağlı ama nefis. İtiraf ediyorum, iki kez gittim..
Freedom Trail’e devam… Paul Revere House, 1680 yılında yapılmış bu ev Boston’un en eski yapısıymış. Burada Paul Revere ve ailesi 1770’den 1800’e kadar yaşamış. O kim derseniz gümüş işlemecisi olan Revere ülkesindeki İngiliz vergilerini protesto etmek için yola çıkan Boston Tea Party gurubunun lideriymiş. 16 Nisan 1775’de İngiliz Birlikleri’nin bir cephaneyi ve orada gizlenen iki vatanseveri ele geçirmek için yaklaştıkları haberini alıyor ve insanları uyarmak için gece vakti atıyla yola çıkıyor. Böylelikle İngiliz askerleri geri çekilmek zorunda kalıyor. Bu olay Amerikan Devrimi’nin başlangıcı olarak biliniyor. Restore edilen ev şu anda müze olarak kullanılıyor.
Yürümeye devam…
Freedom Trail rotasını takip edin ki kaybolmayın.
Arkada beyaz kulesini gördüğünüz yer Old North Church, yani yeni durağımız. 1723 yılında yapılan kilise Boston’un en eski kilise binasıymış. Önde Paul Revere heykelini görüyorsunuz. İngilizlerin gelişini kilisenin çan kulesinden gören Robert Newman, Paul Revere’e haber vermiş ve o da atına atlamış…
İşaretli yolu takip edip kiliseyi ziyaret edebilirsiniz.
Sırada Copp’s Hill Burying Ground var. Şehrin en eski ikinci mezarlığı. Windhill olarak bilinen bu mezarlık daha sonra arsa sahibi ayakkabıcı William Copp’un adını almış. Üstte adı geçen Robert Newman dahil bir sürü bilinen kişilerin mezarları buradaymış.
Yolum beni Charlestown Köprüsü’ne getirdi ve bu enfes manzarayı seyrederek köprüden geçtim.
Freedoom Trail’in sonlarına yaklaştım.
USS Constitution and Charlestown Navy Yard, son duraktan önce. USS Constitution Amerikan deniz ordusunun ilk gemilerinden biri. 21 Ekim 1797’de suya indirilen gemi önce Cezayirli korsanlara sonra İngiliz ve Fransız kuvvetlerine karşı kullanılmış ve dünyadaki hala yüzebilen en eski savaş gemisiymiş. Her 4 Temmuz’da Boston Limanı’nda törensel bir tur yaparmış. Ben gittiğimde bakımdaydı.
Buraya gelmişken marinada kendime bir mola verdim ve güzel manzaranın tadını çıkardım.
Yolumun üstündeki itfaiye binası…
Son durağa doğru gidiyorum, çok yorgunum ama mutluyum, birazdan hava kararacak.
Son durak, Bunker Hill Monument. 67 metre yüksekliğinde olan bu anıt Breed’s Hill’de bulunuyor ve Amerikan Devrim savaşı sırasında İngilizler ve vatanseverler arasında bu alanda 17 Temmuz 1775’de gerçekleşmiş olan Bunker Hill muharebesinin anısına dikilmiş. Savaşın sonunda İngiliz askerlerinin yarısı öldürülmüş ama savaş kaybedilmiş. Anıtın tepesine çıkmak için asansör yok ancak tırmanacağınız 294 basamak var. Tırmandım mı? Tabii ki hayır. Öndeki heykel ise Albay Prescott’un.
Tepeden başka bir görüntü… Ve Freedom Trail’in sonu. Boston’a yolu düşenlere kesinlikle tavsiye ederim.
Sana tepeden baktım Boston…