New Orleans: Tennessee Williams’ın tramvaylı şehri…
02/12/2015New York gezi notlarım…
04/03/2016Philly’ de iki gece kalmamın nedeni bir günümü Amish’lere ayırmaktı. Amish’ler ile ilgili yıllar önce bir film seyretmiştim ve ilgimi çekmişti. Şehri araştırırken de Amerika’nın en eski Amish yerleşim yerlerinden birinin burada olduğunu öğrendim. Bir günlük turu 150 dolara aldım. Sabah 07:00’de beni otelimden aldılar. Amtrak trenle 75 dakikalık bir yolculuktan sonra Lancaster’a geldik. Benim dışımda ülkenin çeşitli yerlerinden gelen sekiz kişi daha vardı.
Burası da Lancaster Tren İstasyonu. Burada 1985 yılında başrolünü Harrison Ford’un oynadığı “Witness” (Tanık) filmi çekilmiş. Bizi bekleyen minibüsle Amish’lerin olduğu bölgeye gittik.
Amish’ler küçük çiftliklerde yaşıyorlar ve ziyaretçi kabul etmiyorlarmış. Burada bir merkez var ve rehberiniz size bilgi veriyor. Daha sonra aşağıda gördüğünüz araçla çiftliklerin arasında dolaştırıp anlatıyorlar, sorularınıza cevap veriyorlar.
İlk olarak 40 dakika süren “Jacob’s Choice” (Jacob’un Seçimi) adlı bir film seyrettik. Jacob adındaki genç bir Amish’in Rumspringa (çocukluktan gençliğe geçiş, 16 yaşını bitirmeleri) sonrası iki kültür arasında kalışını anlatıyor. Ya evinde kalacak, ya da ailesini ve kültürünü arkasında bırakarak modern dünyaya gidecek. Amish’leri anlatan duygusal bir filmdi. Rumspringa sonrası genç ya Amish Kilisesinde vaftiz edilerek onlara katılıyor ya da Amish topluluğundan ayrılıyor.
Ardından bir Amish ailesinin yaşadığı tipik bir ev yaratmışlar, orayı gezdik.
Bunlar erkek kıyafetleri… Erkekler şapka takıyorlar, küçükler hasırdan yapılmış, büyükler siyah renkte bir kumaştan. Kemer, eldiven, kravat yasak. Koyu renk ve elde dikilmiş şeyler giyiyorlar. Gömlek dışında düğme yok, fermuar yok. Düğme ve fermuar yerine çengelli iğne veye ip kullanıyorlar. Bıyık yasak ancak evli erkekler sakal uzatıyorlar.
Kadın kıyafetleri de çok sade. Desen yok, mücevher yok. Gerekmedikçe düğme de pek kullanmıyorlar ve kendi kıyafetlerini kendileri dikiyorlar. Saçlar mutlaka uzun.
Amishler Tanrı’ya inanıyorlar ama belli bir dini inançları yok. İbadetlerini daha ziyade evlerde toplanıp yapıyorlarmış. Hatta sakat doğan çocuklarını Tanrı böyle istedi deyip tedavi yoluna gitmiyorlarmış. Hamilelikleri boyunca da hiçbir test yaptırmıyorlar ve doktora gitmiyorlarmış.
Evler de son derece basit döşenmiş, ihtiyaç fazlası hiçbir şey yok. Klima, televizyon, radyo, saat, resim, tablo, fotoğraf, telefon yok.
Elektriklerini kendileri rüzgar değirmenleriyle üretiyorlar. Ortada gördükleriniz ise kendi yaptıkları oyuncaklar.
Burası ise mutfakları. Bu yaşlı bey de bizim rehberimizdi. Gördüğünüz gibi bir çok şeyden vazgeçmişler ama koladan değil!
Aslında kendi yetiştirdikleri sebzelerden yemek pişirip, yiyiyorlarmış ama marketlerden de alışveriş yapabiliyorlarmış. Kadınlar ve erkekler hep şapka taktıkları ve organik beslendikleri için kanser oranı çok düşükmüş.
Genelde aileler çok çocuklu çünkü doğum kontrolüne inanmıyorlarmış. Kadınların işi zor yani :)
Erkekler tarlalarda çalışırken kadınlar çocuklarla ve ev işleriyle uğraşıyorlar, bahçelerinde sebze yetiştiriyorlarmış.
Ocağın üstündeki ütüye dikkatinizi çekiyorum, öyle yeni teknolojik buharlı falan değil.
Evden bir görünüş daha…
Amish’lerin devletten aldıkları sağlık hizmeti ya da sosyal güvenlikleri yok. Çok önemli olmadıkça doktora veya hastaneye gitmiyorlar. Eğer ameliyat gibi pahalı bir girişim gerekiyorsa aralarında para topluyorlarmış. Devlete vergi ödüyorlarmış.
Amish’ler kutlamalara da karşı. Yeniyıl, düğün gibi gelenekleri yok. Evliliklerini evlerinde sade bir törenle gerçekleştiriyorlarmış.
Bu da çamaşır makinaları. Yıkadıktan sonra asarak kurutuyorlar, kurutma makinası yok. Arkada ise kendilerine özgü bisikletlerini görüyoruz. Çocuklar ve gençler bisiklete biniyorlar ki yerleşim yerlerinin çok dışına çıkamasınlar.
Burası da okulları…
Öğrenciler birleştirilmiş sınıflarda tek bir öğretmenle eğitim görüyorlar. Amish’ler üç dil birden öğreniyorlar ve konuşuyorlar. Pennsylvania Dutch diye bilinen Almancaya benzeyen bir dil (yazılı değil) bunlardan biri. Almanca’yı kendi aralarında ve evlerinde kullanıyorlar. Amish olmayanlarla ve dışarda iletişim kurmak için de İngilizce öğreniyorlar.
Okulda İngilizce, Almanca, coğrafya, tarih ve matematik öğreniyorlar. Sadece temel eğitim alıyorlar ve 14 yaşında okuldan ayrılıyorlar. İsteyenler büyük şehirlere gidip lise ve üniversite eğitimi alıyormuş ama oran çok azmış. Fizik, kimya ve biyoloji gibi bilim dersleri yok.
Aşağıdaki fotoğrafta öğretmen masasını görüyorsunuz. Öğretmenler de yine Amish ve üniversite mezunu değiller. Okuldan sonra kendilerini eğitmiş kadınlar arasından seçiliyormuş. Bu arada sınav da yok. Okullar eğitimin yanı sıra bağlılık, saygı, doğal hayat, arkadaşlık, çalışkanlık ve nezaket değerleri öğreten kurumlarmış.
Erkekler çoğunlukla çiftçilikle geçimlerini sağlıyormuş, yetiştirdikleri ürünleri dışarıya satıyorlarmış. Onun dışında marangozluk, tamircilik ve inşaatçılık gibi el marifetleri gerektiren işlerle de uğraşıyorlarmış.
İlk Amish’ler 18. yüzyılın başında Avrupa’daki dini baskı ve eziyetlerden kaçarak gelmişler. Bu bölgede 1920 yılında 5.000 kişi olan nüfus 1984 yılında 84.00o’e ulaşmış.
Çiftlikler ve tarlalar aileler tarafından işleniyor. Modern aletler, traktör kullanmıyorlar, atları varmış. At yetiştiriciliği yapan aileler de varmış.Tarlalarını ilaçlamıyorlarmış. Hatta tabutları el yapımıymış ve mezarlarını elle kazıyorlarmış.
Bu da Amish’lerin kendi yaptıkları el ürünlerini sattığı dükkan ama satıcı yok, çünkü üzerlerinde fiyatları varmış, satın alıp parasını bırakıyormuşsunuz. Peki hırsızlık yok mu diye sorarsanız evet arada bir oluyormuş. Amish’ler şikayetçi olmuyorlarmış çünkü onları Tanrı’nın cezalandıracağına inanıyorlarmış.
Burası ise okul binası, yaz tatilinde oldukları için tadilat vardı.
Bu da okulun bahçesi. Kendilerine ait olan yerleri gezmenize izin vermiyorlar, mahremiyet çok önemli.
Bölgede sadece Amish evleri yok ama rehber aradaki farkı nasıl anlayacağımızı açıkladı. Amish’lere ait olmayan evlerin klima sistemleri, TV antenleri, bahçede asılı çamaşırları ya da önlerine park etmiş arabaları var.
Çok güzel görünüyor ancak onlar gibi yaşayabilir miyim, emin değilim…
Lancaster bölgesinde yaklaşık 4.800 küçük çiftlik varmış.
Fotoğraftaki araç Amish Buggy, yani Amish’lerin ulaşım için kullandıkları küçük atlı araba. Saatte ortalama 8 ile 10 km arası bir hızda gidiyorlarmış. Tek at kullanıyorlarmış ve 90 çeşidi varmış. Eğer ben buggy almak istiyorum diyorsanız 2000-5000 dolar arasına bulabilirmişsiniz.
Bu da bir Greyhound istasyonunda rastladığım tipik bir Amish aile (bu arada fotoğraf gizlice çekildi)…
Amish’ler son yıllarda daha çok seyahat ediyorlarmış ve favori tatil yerleri ise Niagara Falls ve Washington D.C. imiş. Uçak tercih etmiyorlar yolculuk için, daha çok otobüs ve tren. Tatil dışında ülkenin başka yerlerinde yaşayan Amish akrabalarını da ziyarete gidiyorlarmış.
Niagara Falls’ta gezerken rastladığım diğer bir Amish aile.
Ve Philadelphia’dan ayrılma vakti geldi…
10 dolar Greyhound bileti, 2 saatlik bir yolculuk ile istikamet New York! İlk defa bir yer öncesi fazla heyecanlı ve stresliydim, otelimi nasıl bulacağım, New York dediğin koskoca bir şehir falan gibi endişelerim vardı…
New York maceramda görüşmek üzere hoşçakalın :)
Amerika’nın Doğu Yakası’nda yaptığım tatilin planına ve diğer şehirlere ait gezi yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Dilek Hamutçu Baykal
PHILADELPHIA ŞEHRİNDE NEREDE KALINIR?
Philadelphia şehrinde konaklamayı düşünecek olursanız, otel seçenekleri için bencetatil.com olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesi Booking.com‘u inceleyebilirsiniz…
İzmir doğumluyum. Üniversiteyi bitirdikten sonra yolum İstanbul'a düştü ve hala bu şehirde İngilizce öğretmeni olarak çalışıyorum.15 yaşında ailemle arabayla çıktığımız Avrupa gezisi sonrası her türlü yolla, bazen aile bireyleri ile bazen de yalnız geziyorum. Biraz Kova burcu biraz da İzmirli olmam nedeniyle hafif farklı ve maceraperest bir kişiyim. Evliyim ve 28 yaşında bir oğlum var. 56 ülke ve sanırım 150'den fazla şehir gezdim. Buraları gezeceğine önce ülkeni gördün mü diyenler olursa diye söyleyeyim, evet, her şehre gittim, Hakkari dahil. Belki biraz fotoğraf çekme özürlüyüm çünkü o anın tadını çıkarmayı seviyorum. Genellikle sadece sırt çantamla geziyorum ve çan biriktiriyorum.
1 Comment
Eger vize yurtdisina seyahat dört yil gerekir mi?
seyahat etmek, ögrenci vizesi gerekiyor?
visaagency040@gmail.com vize ile daha fazla devam etmek: Eger vize gerekiyorsa lütfen bu bizim agencemail araciligiyla artik bize geri almak. Eger nazik nazik simdi bizim e-posta ile iletisime deniz üzerinde seyahat etmek vize ariyordum var now.If Bu e-postayi temas deniz üzerinde seyahat etmek vize ariyordum var week.If vize sadece ikisinin bir dönemde çikacak..