Arabayla Orta Avrupa gezisi: Çekya, Macaristan ve Eve Dönüş

Arabayla Orta Avrupa gezisi: Polonya – Toruń & Łódź
12/11/2024
Arabayla Orta Avrupa gezisi: Polonya – Toruń & Łódź
12/11/2024

Budapeşte’de bu sefer başka bir otel seçtik ve çok da memnun kaldık. Intercity Hotel Budapest, tam merkez tren istasyonunun karşısındaydı. Merkezi konumu ve otelin hemen altında otoparkının olması çok iyiydi. Odamız da, banyosu da oldukça yeni ve moderndi. Biz rahat ettik ve sevdik. Bir daha aynı şehre gitsem yine bu otelde kalırım.

Ertesi sabah Budapeşte yakınlarındaki ilk hedefimiz olan Bory Şatosu‘na gittik. Budapeşte şehrinden çıkarken kameramıza takılanları paylaşayım önce…

Bory-vár 

Orijinal adı Bory-vár olan bu şato tarihi bir yapı değil aslında ama bir sanatçının elinden çıktığı için güzel bir yer. Jenő Bory isimli bir Macar mimar ve heykeltraş bu şatoyu inşa ederken, burasının kendisinden geriye kalacak bir sanat eseri olması için uğraşmış. O yüzden sadece binanın mimarı yapısı değil, yemyeşil bahçesi, sayısız heykelleri ve tabloları da gerçekten görmeye değer.

Jenő Bory aslında bir plana sadık kalarak yapmamış bu şatoyu, aklına estikçe her sene yeni şeyler eklemiş.

En yüksek noktası 30 metreye ulaşan bu şatonun 7 kulesi ve 30 odası mevcut.

Bu arada enteresan bir bilgi de ekleyelim. Şatonun bahçelerini süsleyen pek çok heykel arasında en dikkat çekici noktalardan birisinde bizim tarihimizde önemli bir yeri olan Kanuni Sultan Süleyman’ın heykeli de var. Macaristan’ı fetheden Osmanlı hükümdarı olması nedeniyle onların tarihinde de yine önemli ama muhtemelen hüzünlü bir yeri var.

Székesfehérvár

Bory Şatosu’ndan ayrıldıktan sonra, 10 dakika ötede ve esas hedefimiz olan Székesfehérvár şehrine gittik. Burası Macaristan’ın merkezinde ve Budapeşte’ye yaklaşık 45 dakika uzaklıkta (65 km) bir şehir ve Transtuna Bölgesinin merkezi. Daha girer girmez sevdik bu şehri.

Székesfehérvár, gerçekten çok güzel bir şehir ve tarihini araştırınca görüyorsunuz ki, burası ortaçağda kraliyetin ikamet yeriymiş  ve o zamanki Macaristan Krallığının en önemli şehriymiş. 37 kral ve 39 kraliçe burada taç giymiş.

Şehrin önemli noktalarından bahsedelim hemen.

Székesfehérvár Belediye Binası ve önündeki Country Apple statue denilen küre şehrin sembolü gibi. Küre, sanatçı Béla Ohmann’ın eseri ve Macar krallarının mücevherlerini temsilen buraya konulmuş. Kürenin etrafına, “Skesfehervar, St. Stephen’ın (şehrin kurucusu) sayesinde özgür bir şehirdir” yazısı kazınmış.

Bu meydanda ayrıca Piskoposun Sarayı ve Székesfehérvár Piskoposluk Müzesi bulunuyor.

Church of the Assumption and St. John of Nepomuk (Sistersiyen Kilisesi) ve Aziz Stephen Bazilikası Barok tarzda yapılmışlar ve ikisi de içlerindeki freskler ve görkemli süslemeler ile görülmeye değer yapılar.

Árpád Hamamı – Árpád Bath, Jenő Hübner tasarımı ve 1905 yılında Art Nouveau tarzında yapılmış. 1920 yılındaki restorasyon esnasında Árpád Oteli tarafından daha da genişletilmiş.

Şehirde pek çok enteresan heykel var. Bunlardan biri de heykeltraş Balázs Kocsis’in eseri olan saray soytarısı Mujko heykeli.

Varkocs Anıtı 1543 yılında Székesfehérvár savaşında şehit düşen kumandan György Varkocs anısına konulmuş buraya.

King Matthias heykeli de şehre girerken hemen sizi karşılayan enteresan anıtlardan biri. Kralın düğünü de bu şehirde olmuş. Kendisi bu şehre gömülmek istemiş. Mezarı Aziz Stephen Bazilikasında bulunuyor.

I. Dünya Savaşı ile II. Dünya Savaşı Anıtları da dikkat çekici. Aşağıdaki, I. Dünya Savaşı Anıtı.

Özellikle II. Dünya Savaşı anıtı beni çok etkiledi. Sistersiyen Kilisesinin kulesi II. Dünya Savaşı sırasında bir bomba tarafından vurulunca, tepedeki çan kuleden yere düşmüş. Anıt, orijinal hasarlı çanın ortasında olduğu bir bomba kraterini sembolize ediyor.

Székesfehérvár sakinlerinden pazar seyyar satıcısı bir teyzenin heykeli olan Aunt Kati Statue de çok sevimliydi. Birisi burnunu ovalarsa bunun ona iyi şans getireceğine inanıyorlarmış. Arpad Hamamının karşısındaki caddenin başında ise heykeltraş Ferenc Medgyessy’nin Dançı kız heykeli bulunuyor.

Bu şehirde her köşede enteresan bir heykel görmek mümkün, işte birkaç tane daha…

Vörösmarty Tiyatro Binası, II. Dünya Savaşında tamamen tahrip olmuş ama sonrasında şehir halkının büyük çabalarıyla 1962 yılında tekrar açılmış.

Bu da Liszt Ferenc caddesi üzerindeki suyu içilebilen Koronás kút çeşmesi.

Saat Müzesi de ilginç noktalardan biri. Saat Kulesinin üzerinde efsaneleşmiş kişilikleri ve önemli kralları temsil eden figürler var. St. Stephen (István), Prens Emeric (Imre), Kral St. Ladislaus (László), St. Elizabeth (Erzsébet), St. Margaret (Margit), Kral Matthias (Mátyás) ve Kraliçe Beatrix bunlardan bazıları. Her sabah saat 10’da ve sonrasında da iki saatte bir müzik eşliğinde geçit yapıyor bu figürler.

Bu şehri o kadar sevdik ki, ortamı biraz daha seyretmek için merkezi konumdaki Porto Vino Restoranına oturup, biraz keyif yaptık.

Şehre veda etmeden önce “I love Székesfehérvár” pozu vermesek olmazdı, tabii :)

Bu güzel şehrin tarihi bölgesini iyice gezip, gördükten sonra, ikinci hedefimiz olan Pécs şehrine doğru yola çıktık ama yolda ikinci bir mola vererek tarihi evleriyle pek çok gezi yazısına konu olduğunu gördüğümüz Kaposvár şehrine de bir bakalım dedik.

Müzikli Yol

SzékesfehérvárKaposvár arasındaki yoldan geçerseniz, ya da Balaton Gölü gezisine çıkacak olursanız, aklınızda olsun, buralarda enteresan bir yol var. 2019 yılında, daha çok Cipő olarak bilinen ünlü müzisyen László Bódi‘nin onuruna şahane bir şey yapılmış: Müzikal Yol.

Skezfehervar’dan Kaposvár‘a giderken Mernyeszentmiklós ve Mernye kasabaları arasında, güney yönündeki 67. Yol üzerindeki bu yoldan geçerken lastikleriniz müzik notaları oluşturarak grubun ikonik şarkısı “67-es út”un (67. Yol)“un 30 saniyelik bir bölümünü çalıyor.

Aaa, ne oluyor diye çığlık atıp, olayı anlamamızla beraber videoya alelacele çekebildiğim kadarını paylaşıyorum. Bu arada arabanın camları çok pismiş – çok özür :)

Kaposvár

Kapoş Nehrinin iki yakasına kurulmuş olan Kaposvár , Budapeşte ve Zagreb arasındaki demiryolu hattı nedeniyle önemli derecede gelişmiş ve bir zamanlar kasaba iken, daha sonra ilçe olmuş. Günümüzde ise Somogy Eyaletinin başkenti konumunda.

Kaposvár ​Sanat Galerisi, Rippl-Rónai Müzesi, Neo-Gotik mimarisiyle dikkat çeken Kaposvár⁤ Katedrali ile Szent Jakab Kilisesi şehrin görülmesi gereken noktalarından bazıları. Termal havuzlar da varmış şehirde.

Oldukça güzel mimarisi olan birçok yapı ve enteresan biçok heykel gördüğümüz Kaposvár, kısa bir mola için idealdi ama daha uzun kalmak istemezdik. O yüzden bu şehre mutlaka gidin demem ama benzer bir seyahat yapıyorsanız yarım saatlik – 1 saatlik kısa bir kahve molası verip, biraz da yürüyerek arabada uzun yolun yarattığı uyuşukluğu açabileceğiniz şirin bir yer diyebilirim.      

Birkaç fotoğraf paylaşayım Kaposvár’dan…

Pécs

Kaposvár‘dan ayrılıp, yaklaşık bir saat daha yola devam edip Pécs şehrine vardığımızda önce yolda ayırttığımız otelimize eşyalarımızı attık. Sonrasında yürüyerek hem şehri keşfedelim, hem de güzel bir yemek yiyelim dedik.

Pécs oldukça renkli ve hareketli bir şehir, biz çok sevdik. Hatta tekrar gidip, daha bol zamanımız olduğunda ayrıntılı gezmeliyiz diye düşündük. Bu sefer kısıtlı vakitte bir “preview” yapmış olduk :)

Otelimiz Adele Boutique Hotel şehrin ana meydanına açılan bir yan sokakta idi ve özel otoparkı vardı, o yüzden çok rahat ettik.

Bu da otelimizin sokağı…

Pécs ya da Türkçe haliyle Peç, Hırvatistan sınırına oldukça yakın bir şehir ve Baranya Eyaleti’nin merkezi oluyor. Mecsek Dağlarının eteğinde yer alıyor.

Yaklaşık iki bin yıllık tarihi boyunca farklı yönetimler ve farklı medeniyetler görmüş olan bu şehir çok renkli bir kültür mirasına sahip. Bu nedenle de hem 2000 yılında Unesco Dünya Mirasları listesine alınmış, hem de 2010 yılında kültür başkenti olarak seçilen şehirlerden biri olmuş.

Bu şehrin gezip-görülecek yerlerini şöyle özetleyebiliriz.

Şehrin ana meydanı Széchenyi Tér: Meşhur Mosque of Pasha Qasim (Kasım Paşa Camii) ile  Holy Trinity Statue (Kutsal Üçlü Anıtı) ve ünlü Macar lideri János Hunyadi’nin Heykeli bu meydanda bulunuyor. İl ve İlçe Belediye Binaları da yine bu meydanda ve ikisi de oldukça görkemli güzel yapılar.

Pécs Katedrali, Zsolnay Kültür Merkezi, Pécs Nekropolü ve Pécs  Ulusal Tiyatro Binası görülmeye değer yerler arasında sayılabilir. 

Akşamını gördüğümüz Pécs şehrini bir de gündüz gözüyle görelim diyerek sabah kahvaltı sonrasında buraya yine bir iki saatimizi ayırdık ve Széchenyi Tér Meydanı ile ona açılan güzel caddeleri gezdik. Aslında daha gezecek çok yer vardı ama dönüşte sınırlarda epey çile çekeceğimizi bildiğimiz için çok da oyalanmadan yola koyulalım, burası çok güzelmiş, yine geliriz diyerek şehre pek de doyamadan ayrıldık.

İşte gece ve gündüz gözüyle Pécs

Gece ayrı, gündüz ayrı güzel gördüğünüz gibi…

Eve Dönüş

O gün yaklaşık saat 11:00 gibi Türkiye’ye dönüş yoluna başladık. Hırvatistan sınırına yakın olduğumuz için dönüş güzergahımız Hırvatistan-Sırbistan-Bulgaristan üzerinden olacaktı.

Bu sene yaptığımız Yunanistan tatilinde çok sınır eziyeti çektiğimiz sırada Facebook ve Instagram üzerinden sınır bilgisi paylaşan bazı hesaplar keşfetmiştim. Bu seyehatimiz sırasında o hesaplardan birinde “sınır nasıl, kalabalık mı?” diye sorduğum soruya verilen cevaplardan biri şöyle oldu: “Burada bir iki kişinin vereceği cevabı saatlerce bekleyeceğinize, CB Talk isimli uygulamayı telefonunuza indirin ve onu kullanın.”

Biraz araştırınca gördük ki bu uygulama senelerdir pek çok gurbetçi vatandaşımız tarafından anavatana geliş ve yaşadıkarı ülkeye (acıvatan diyorlar) dönüşlerinde kullanılmakta ve tabiri caizse bir telsiz gibi çalışmakta. Programı indirip ayarlarını yaptıktan sonra, ilk başlarda biraz bocaladık ama kısa sürede olayı kaptık diyebilirim :)

Kısaca şunu söyleyeyim, biz bu telsiz kanalından dönüş yolumuz boyunca çok faydalandık, mesela yoğunluk nerede var, hangi kapıya gidelim gibi önemli bilgiler edindik. Ayrıca yolda kalan, arıza yapan ve benzeri problem yaşayan herkese nasıl el birliği ile yardım edildiğine şahit olduk. Bundan sonra seyahatlerimizde yalnız olmayacağımızı bilmek de çok güzel.

Artık arabayla yurt dışı seyahatlerimizde radyo dinlemek out, CB Talk dinlemek in😊

(Reklam değil, işbirliği değil, sadece şükran ve gönül birliği)  

Sonuç olarak, her ne kadar CB Talk sayesinde yoğun olan kapılardan kaçıp, yoğunluğun az olduğu alternatif kapılara yönelsek de, yolculuğumuz epey uzun sürdü. Sanırım yaz aylarında gurbetçilerin gelip gittiği dönemde aynı sıla yolunu kullanmak çok akıl karı değil. Belki bundan sonra arabayla yurt dışını farklı mevsimlerde planlamaya çalışırız.

Bu arada yolda yoğunluk yapan gurbetçiler sadece bizim yurttaşlarımız değil, Bulgar, Sırp v.b. kökenli olup farklı ülkelerde yaşayan gurbetçiler de yine bu zamanlarda ülkelerine gidip dönüyorlar, hatırlatalım.

Son söz olarak diyebilirim ki, uzun yol yorucu da olsa, sınırlarda bazen çok bekleyip sıkılsak da, insanın kendi arabasıyla yurt dışında gezmesi ayrı bir güzel. Hem arabanızı kafanıza göre doldurup evden çıkabiliyorsunuz, hem de uçak, otobüs veya tren tarifelerine bağlı kalmadan, kafanıza estiğinde rotanızı değiştirerek keyfe keder özgürce seyahat edebiliyorsunuz.

Bir sonraki gezi yazımızda görüşmek üzere hoşçakalın. 

Arabayla Orta Avrupa gezisi: Çekya, Macaristan ve Eve Dönüş

Pécs Konaklama

Pécs şehrindeki otel seçenekleri için bencetatil olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesini inceleyebilirsiniz.

Otel Ara

İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir