Avrupa’nın en batı ucuna yolculuk…
18/05/2014Fransız Rivierası’nın başkenti: Nice
26/05/2014Remezzo Tavernası öğlen açmıyoruz diyor ama bayan Panayiuda sahilde kiralık stüdyolarının adresini veriyor hemen. Balıkçı limanının hemen önündeki Cavo D’oro Taverna’ya oturuyoruz, gelsin karidesli spaghettiler, yanında patronun imalatı beyaz şarap. Fazla ağır yememeliyiz, kaleye çıkacağız.
1746 yapımı kale tipik Osmanlı karakol kalesi ve batı Ege denizine hakim. İçeri giremesek bile ağır kabaralı orijinal kapılar bizi etkiliyor.
Sahilde kocaman bir TIR kamyonuna taze balık yükleniyor, kimbilir hangi ülkenin sofralarını şereflendirecek. Hemen liman üzerindeki camii bugün kilise (Agia Triada) ve yanındaki hamam 1923’den beri harap…
Sigri önündeki Nissiopi Adası doğal bir mendirek gibi dalgaları kesiyor, bizim seslerimizden başka ses yok limanda.
Şimdi hedefimiz çok yakındaki Fosil Orman’ı ziyaret etmek… Yine virajlı bir yolla, anayoldan ayrılıyoruz ve yolun sonunda, bütün kitaplarda adı geçen jeolojik oluşuma giriş kapısı gözüküyor. 2 €uroluk biletleri alarak giriyoruz kapıdan.
Bu bölgede, önümüzde açılan vadi boyunca mevcut olan dev Segoya ağaçları bir volkan patlamasıyla devrilip toprak altında kalıyor ve fosilleşiyorlar ve günümüzden 20 milyon yıl önce olan bu felaketten sonra meydana gelen depremler ağaçları açığa çıkarıyor. Böyle bir oluşum dünyada iki yerde, Arizona’da ve burada varmış ve burası Arizona’dan daha büyük diyorlar…
Hafif bir yamaç alanda yürüme yolları açmışlar ve yerde yatan ağaç gövdelerini de korumak için etraflarını çevirmişler. Doğrusunu söylemek gerekirse çok daha görkemli ve çok sayıda ağaç bekliyordum, görebildiğimiz, yerde yatan birkaç metrelik kayalaşmış ağaçlar… Belki de ben bu konuda bilgisizim, kim bilir? Haziran ortasında bu ziyaret çekilebilir ama Ağustos’da gidecekler iyi düşünsün!