Avrupa’nın en batı ucuna yolculuk…
18/05/2014Fransız Rivierası’nın başkenti: Nice
26/05/2014Ağaç fakiri taş orman gerilerde kaldı, şimdi Sapho’nun Kızlarını görmeye Skala Eressos’a gidiyoruz (Haritada no. 2).
Sapho, bu toprakların yetiştirdiği, antik çağın en önemli kadın şairi.
Sapho, soylu bir aileden bu adada doğar ama politik nedenlerle Sicilya’ya kaçar. Aşk tanrıçası Aphrodite’e aşıktır, tüm şiirlerinde ona “Kıbrıslı” der… Lesvos’a bir Aphrodite rahibesi olarak döner, kadınlara şiir, müzik ve dans dersleri veren bir okul açar. Bu okulda kadınların eşcinsel bir yaşam sürdükleri yayılır etrafa.
Sapho hiç konuşmaz bu konuda ama şiirlerinde durum açıktır. Bugün 170 şiirinin elimizde olduğunu söylüyor kaynaklar ve Sapho’nun karşılıksız aşkından dolayı bir kayadan atlayarak intihar ettiğini de söylüyor aynı kaynaklar… Sapho’nun adası “Lesvos“dan dolayı böyle bir yaşam süren kadınlara da “Lesbien” deniliyor o tarihten sonra.
Skala Eressos girişinde arabamızı park ediyoruz (Haritada no. 2). Biraz bizim Gümüşlük havası var gibi. Etrafta şirin pansiyonlar, balkonlarını, kapılarını süslemişler hanım misafirlerini bekliyorlar. Her Eylül ayı başında burada bir bayram kutlanıyor ve birlikte yaşamaya karar veren çiftler buraya akın ediyorlarmış. Deniz kenarında minik bir meydanda Sapho’nun metal modern heykeli bizi karşılıyor.
Bence Mitilini’deki Sapho meydanındaki heykeli daha güzel… zevk meselesi.
Önce denize girelim diyoruz, atıyoruz kendimizi mavi serin sulara…
Sonra sahilde kumlar üzerine kurulmuş, yüksek ayaklar üzerindeki kahve ve tavernaları keşfediyoruz. Minicik bir köy, tekrar dönüp, merkezdeki kahvede Frappelerimizi içiyoruz, çevreyi inceliyoruz. Etrafta 3-4 kişilik kuzeyli hanım grupları var. Kimbilir hangi uzak diyarlardan, gözlerden uzak hayatlarını yaşamaya geldiler. Hafif bronz yüzleri mutlulukla gülümsüyor.
Sapho’nun kızları geride kalıyor artık, şimdi Mitilini’ye dönme zamanı. Kalloni’de (Haritada no. 3) son bir molanın ardından Gera Körfezi’nin maviliklerini görüyoruz, tepenin arkası Mitilini…
Arabamızı limanda Budget’ın kapalı park yerine bırakıyoruz, pansiyonumuzun dar sokakları rahat bir parka uygun değil.
Mitilini’de akşam ılık ve canlı, akşam yemeği Epano Skala = Yukarı İskele’de, 1800 yılında bir Osmanlı kahvehanesi olarak kurulan ünlü Ermis’de.
Ermis=Hermes, tüccarların tanrısı ve tanrıların da habercisi. Haberleri daha çabuk taşıyabilsin diye miğferinin ve sandaletlerinin yanlarında birer minik kanat taşıyor. Olympos’un doruklarında uçuyor. İşte duvarda bir Hermes tasviri, biz de altındaki masaya oturuyoruz, günün yorgunluğunu atmaya.
Yarın Barbaros’un yurduna gideceğiz, hazırlanın !