Dalaman Çevresinde Arabayla Gezilecek 5 Yer
03/03/2016Yurtdışına arabayla bir haftasonu kaçamağı: Plovdiv (Filibe)
02/05/2016Metropolitan Sanat Müzesi (The MET) dünyanın en büyük ve önemli müzelerinden biri. Central Park’ın yanında olan bu müzenin dışı da, içi de çok etkileyici.
Avrupadakilerle boy ölçüşebilecek bir sanat kurumu oluşturmak isteyen bir grup sanatçı ve hayırsever tarafından 1870 yılında kurulmuş. Bugünkü yerine 1880 yılında taşınan müzede her kıtadan koleksiyon varmış.
Amerika’nın en çok ziyaret edilen müzesi olan MET’de sadece heykel ya da tablolar yok; porselenlerden müzik aletlerine, kostümlerden silahlara kadar insanlık tarihini anlatan birçok galeri var.
Müzede iki milyondan fazla sanat eseri varmış. Klasik sanat, eski Mısır sanatı, Avrupa başyapıtları, Amerikan sanatı, modern sanat, Asya, Afrika, Bizans, İslam ve Avustralya eserleri farklı bölümlerde sergileniyor. Girişte aldığım müze planına göre hareket ederek, ilgimi çeken bölümleri gezdim, diğer bölümlere ise sadece göz attım.
Mısır Sanat Bölümünde arka planda Dendur Tapınağı’nı görüyorsunuz. Bu üç odalı tapınağı yaptıran Roma İmparatoru Augustus’muş. Burayı gezerken aklıma Berlin Müzesi’nde bütün görkemiyle sergilenen Bergama Zeus Tapınağı geldi.
Gitmedim ama sizin için araştırdım. Simitli kahvaltı tabağı 12.95 dolar, kaşarlı simit ise 4.25 dolarmış.
Hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden biri New York Halk Kütüphanesi. 1911 yılında açılmış, New York Beaux Arts mimarisinin başyapıtıymış. Yedi milyon ciltten fazla kitabın bulunduğu 140 km uzunluğundaki raflardan istediğiniz kitabı yüzden fazla görevliden biri gelişmiş bir bilgisayar sistemi aracılığı ile 10 dakikada getiriyormuş.
Amerika’nın ikinci, dünyanın dördüncü en büyük halk kütüphanesini belki Sex and the City filminden hatırlayanlar olur. Carrie Bradshaw’un damat Mr. Big’in düğüne gelmemesiyle fiyasko olan düğün sahnesi burada çekilmişti.
1911’de açıldığı gün 50.000 kişi ziyaret etmiş burayı.
Yapımı 16 yıl süren bu kütüphane, o dönemde mermerden yapılmış en büyük binaymış.
Kütüphane, Bağımsızlık Bildirgesi’nin orijinal kopyası dahil birçok değerli el yazısı esere de ev sahipliği yapıyormuş. Harita bölümünde ise 431.000 harita ve 16.000 atlas varmış. Bunun dışında, 28 ülkeden 10.000 süreli yayının bulunduğu bir başka salon da var.
Arkada 1930 yılında yapılmış 77 katlı, Art Deco tarzındaki Chrysler Building binasını görüyorsunuz. Şirketin kurucusu Walter P. Chrysler’ın isteği doğrultusunda yapılmış binanın kule külahı bir araba radyatör ızgarasına benzetilmiş. Araba meraklıları için Chrysler arabalarının sergilendiği bir lobisi varmış.
1871 yılında yapılmış olan Grand Central gar binası ihtiyacı karşılamadığından yıkılmış, yerini 1913 yılında Grand Central Terminal almış. Beaux Arts bina o günden beri kentin simgelerinden biri olmuş. Tren yolları ve platform sayıları itibarıyla dünyanın en büyük tren garına her gün 750.000 den fazla kişinin yolu düşüyormuş. Bu arada ilgilenenlere duyurulur, başka restoranların yanı sıra garla birlikte kapılarını açan ve hergün 30 çeşitten fazla istiridye yemeği servis eden meşhur bir Oyster Bar var. Günde tahmini 10.000 kişi yolculuk değil de, sadece öğle yemeği yemek için buraya geliyormuş.
Katolik Kilisesi bu arazinin mezarlık olarak düzenlenmesini istemiş ancak başpiskopos bir katedral yapılmasına karar vermiş. Dış duvar beyaz mermerden yapılmış. Kule külahları 101 metre yükseliğindeymiş.
New York’taki en güzel gotik yapılardan biri ve ABD’deki en büyük katolik kathedrali olan bu bina 1878 yılında tamamlanmış. 2.500 kişilik olan bu kathedral 5. Cadde’de.
5. Cadde’de yer alan parlak küp şeklindeki Apple mağazası 24 saat hizmet veriyormuş. Son modelleri incelemek ve test etmek, en son güncellemeleri indirmek ve hem uzmanlara hem de sıradan kullanıcılara hitap eden çeşitli seminerlere katılmak isteyen Mac meraklılarının mekanı burası…
Bu da kadınların gözde markası Michael Korse’un merkez binası
İşte bu da Flatiron Building…
1902 yılında tasarlanan gökdelenin eski adı binanın sahibi olan inşaat şirketinden dolayı Fuller Building’miş. Zamanın en yüksek yapısı olan Flatiron Building, inşaat sırasında çelik iskele kullanılanılan ilk binalardan olup, gökdelenler çağını başlatmış. Bina üçgen şekli nedeniyle Flatiron (Flat iron – ütü) diye adlandırılmıştır.
102 katlı Empire State Building New York’taki en yüksek 5. bina. Mart 1930’da yapımına başlanan bina, 1931’de faaliyete geçmiş. 1931 ile 1972 yılları arasında dünyanın en yüksek binasıymış. Başlangıçta yüksek kira bedelleri yüzünden yeterince rağbet görmeyen yapı, Empty State Building olarak da anılıyormuş. Binayı iflastan gözlem terasları kurtarmış.
Binanın 86. katındaki gözlem terasından Manhattan’a kuşbakışı bakabilirsiniz. 381 metre yüksekliğindeki 102. kat terasına da çıkış var. Binanın kolay ve hızlı bir şekilde inşa edilmesi için mümkün olduğunca prefabrik malzeme kullanılmış. Bir haftada ortalama 4 kat tamamlanmış. 200’den fazla çelik ve beton kazık, 365.000 ton ağırlığındaki bu binaya destek oluyormuş.
City Pass size hem gündüz hem de akşam saatlerinde olmak üzere bu binaya iki kere çıkış hakkı veriyor. Girişler gerçekten çok kalabalık ve uzun kuyruklar var, bir de ben hava karardıktan sonra pek dışarıya çıkmadım. O yüzden de, saatimi ayarlayıp tek çıkışta hem aydınlıkta şehir görüntüsünü, hem de gün batımı manzarasını yakalamaya çalıştım.
Empire State aynı zamanda doğal bir paratonermiş. Binaya yılda yaklaşık 100 kez yıldırım düşüyormuş ve kötü havalarda teraslar kapatılıyormuş. Yapımında 3.400 işçinin çalıştığı, 257.211 m2 alana oturan binanın 6.600 penceresi ve 73 asansörü varmış.
Binanın ilk temizliği 6 ay sürmüş.
İsterseniz kulaklık alıp, manzarayla ilgili detaylı bilgiler dinleyebiliyorsunuz. Koşucular her yıl lobiden 86. kata 1576 basamağı koşarak tırmanıyormuş. Rekor 9 dakika 13 saniyeymiş ama ben 45 saniyede çıkabilen asansörü tercih ettim tabii ki. Otuzdan fazla kişi kendini buradan atarak intihar etmiş, arkamda gördüğünüz metal kafesler, 1947’de üç hafta içinde yaşanan beş intihar girişiminden sonra takılmış.
Yılda 4 milyon ziyaretçisi olan Empire State Building, özel günlerde farklı renklerle ışıklandırılıyormuş. Sevgililer Günü’nde kırmız renge bürünen binada o güne özel bir yarışma düzenleniyormuş ve kazanan 14 çift burada evleniyormuş.
Elbette 1933 ve 2005’de burada çekilen King Kong’un en heyecanlı sahnesini ve Sleepless in Seattle filminin romantik buluşma sahnelerini anmadan geçmek olmaz.
1 Comment
manhattan’da türk hoteli var. şimdi adını unuttum. 5.cadde’de . şiddetle tavsiye ederim. çok merkezi.