İstanbul’a yakın en güzel kaçamak yeri…
26/09/2014Almanya Masal Yolu
20/11/2014Vampir filmlerini ya da dizilerini sever misiniz? Ya da vampir romanlarını? Evet diyorsanız, gelin bakın, size değişik bir önerim olacak!
Vampir edebiyatından Vampir turizmine!
Korku edebiyatı insanların ilgisini hep çekmiştir. 1897 yılında İrlanda’lı yazar Bram Stoker’ın yazdığı gotik korku romanı Dracula, vampir hikayelerinin ilki olmasa da en ses getireni oldu. Vampir kelimesi aslında “kan emici kötü ruh” anlamında ama romandaki bu korku öğesinin yanı sıra erotizm ve aşk da son derece önem taşımakta. Stoker, Dracula romanını yazmaya başlamadan önce uzun yıllar Doğu Avrupa folklorunu araştırmış, yerel hikayeleri dinlemiş ve pek çok belge ve kitap incelemiş. Bu romanın başarısı belki de buna bağlıydı. Kont Dracula karakteri 1400 lü yıllarda Eflak Beyliğinin başı olan III. Vlad’dan geliyor. Kendisi Vlad Tepes, Kont Dracula ve Kazıklı Voyvoda isimleriyle tarihe geçmiştir. Acaba bu yüzden mi vampirler sadece kalplerine kazık çakılarak öldürülebiliyorlar diye düşünmeden edemiyorum???
Vampir Kont Dracula’nın hayatımıza girmesiyle birlikte “vampir” ile “dracula” kelimeleri özdeşleşti sanki. Pek çok film uyarlaması yapıldı Dracula hikayesinden.
Vampir edebiyatı “gotik” denilen kültürü de derinden etkilemiştir. Yıllar içinde vampirizm nice romanlara, filmlere ve dizilere konu olmaya devam etti. Bunların hepsinde de ana ögeler “macera, seks, kan, korku, ölüm” oldu. Edebiyat tarihinde vampirler ilk başlarda şeytanın ve kötülüğün simgesi olarak yansıtılıyordu. Fakat 20. yüzyıldan itibaren epik vampir hikâyeleri yazılmaya başlandı ve bunlarda vampirler trajik kahramanlar olarak resmediliyordu artık Mesela, Marilyn Ross’un Barnabas Collins serisi ile Anne Rice’ın Vampire Chronicles buna en güzel örnekler. Brad Pitt’in oynadığı Interview with the Vampire adlı film de yine Anne Rice’ın romanından uyarlama olarak yapılmıştır. Anne Rice’ın romanları, popüler vampir imajının oluşmasında büyük rol oynamıştır. Artık vampirler daha karizmatik ve sevilesi yaratıklardır. Bu yeni tarz vampirler dağların tepelerindeki şatolarında değil halkın arasında yaşamaktadırlar artık.
Sonra Twilight yani Alacakaranlık serisi geldi girdi hayatımıza. Bu serinin hedef kitlesi 12-20 yaş arası gençler oldu daha ziyade…
Türk edebiyatında vampirlere ilk örnek Ali Rıza Seyfi’nin Kazıklı Voyvoda eseri diye biliniyor. İlk baskısı 1931’de olmak üzere 30’lu yıllarda toplam iki baskı yapmış olan bu kitap, Bram Stoker’ın kitabının bir uyarlaması niteliğindedir. Daha sonra 1958’de Kerime Nadir Dehşet Gecesi’ni yazar ve bu kitap 1997 yılında Drakula İstanbul’da adıyla tekrar basılır.
Angel, Buffy the Vampire Slayer, True Blood, Moonlight ve Vampire Diaries dizilerini vampir hikayelerine düşkün olanlar bilirler.
Ben şahsen Vampire Diaries tutkunuyum desem yeridir. Moonlight da güzeldi bence ama fazla uzun sürmedi ömrü…
Neyse, işte bu vampir hikayelerini sevenlerdenseniz, size farklı bir tatil rotası önerim olacak: “Vampir Turu” …
Evet, yanlış duymadınız, “Vampir Turu”. Vampir edebiyatından ne zaman vampir turizmine geçtik diye soracak olursanız, ne zaman başladı bilemem ama “Romanya Turları” arasında en popüler olan tema “Dracula Turları”…
Transilvanya’nın hem doğal güzelliğini içinize çekmek hem de ortaçağdan kalan şehir ve kasabalarını, şatolarını ve kalelerini görmek için bu efsanler ülkesine bir yolculuk yapmak gerçekten de enteresan olmaz mı?
Vallahi ben “yapılacak seyahatler” listemin başlarında bir yere koydum bile bu Dracula Turu olayını. O yüzden sizlerle de paylaşayım dedim. Haaa, benden önce giderseniz lütfen yorumlarınızdan mahrum etmeyin bizi :)
VAMPİRE TURLARI: DRACULA TOURS
Bu turları düzenleyen pek çok tur şirketi var. Turlar 2 günlük, 4 veya 5 günlük, hatta 7-8-10 günlük olarak değişmekte. Gidilecek yerler de belli, aktiviteler de birbirine benzemekte aslında. Bu turlardan birine katılmak ve rehberlerden efsaneyi ve daha pek çok bilgiyi dinlemek de bir seçenek, gidilecek yerlere kendi kendinize gidip gezmek de ayrı bir seçenek elbette.
Hatta atlayın arabanıza İstanbul’dan, ya da Trakya’daki herhangi bir şehirden, geze geze gidin derim ben. Laf aramızda, bizim niyet böyle :)
Romanya kırsalında, yemyeşil ormanlar ve tablo gibi kasabalar arasından geçerek ve bu arada Karpat Dağlarını aşarak araba kullanmak zevkli olacaktır mutlaka…
İstanbul-Bükreş arası 635 km – yani o kadar da uzak değil Transilvanya kendi arabanızla eğer Marmara Bölgesinde bir şehirde yaşıyorsanız!
“Dracula Tours” düzenleyen şirketler:
Ben hazır tur alayım, ayrıntılar ile uğraşmayayım derseniz Transylvania Live, Ciao Romania, Drac Tours, Balkan Trails, Romania Tour Store bu tarz turları düzenleyen belli başlı tur şirketleri.
Dracula Turları, hem “Dracula ve vampir efsanesi” ile ilgili yerleri gezdiriyorlar, hem de bu turlar esnasında vampir öldürme, kamp ateşi yakıp vampir hikayeleri dinleme, ortaçağ ritüelleri ile ilgili performansları seyretme, kan rengi likörlerden tatma veya vampir menüleri olan restoranlarda yemek yeme şansı gibi seçenekleriniz oluyor.
Başkent BÜKREŞ
Vampir Turu öncesinde Romanya’nın başkenti Bükreş‘i keşfetmek isteyebilirsiniz.
Bükreş’in simgesi olan devasa Parlamento Binası görülecek yerlerin başında geliyor. Parlemento Binasının yan tarafında ise Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi var. Bükreş’in “Küçük Paris” diye anılmasına sebep olan Zafer Takı da yine mutlaka görülmeli.
Stavropoleos Kilisesi ve Manastırı, Köy Müzesi, Ateneul Roman Konser Salonu, Yahudi Tarihi Müzesi, Özgürlük Meydanı, Cantacuzino Sarayı yine görülecek yerler arasında. 1568’de Vlad Tepes’in küçük torunu tarafından yaptırılan Radu Voda Manastırı içindeki süslemeleri ile turistlerin ilgi odaklarından biri…