Kos’dan selam, komşuya devam…
05/08/2014Geceler beyaz, Moskova rengarenk… (Bölüm 1 – Genel Bilgiler)
22/08/2014Yeniden otobüslerdeyiz. Önce yine volkan vadisinin tepesine çıkıyoruz ve denize doğru alçalmaya başlıyoruz. Rıhtımda boşalıyor otobüsler. 15:30’da tekne kalkacak, planımızı ona göre yapmalıyız. Önce manastıra çıkalım, yorulup acıkalım ve sonra Mandraki’de bir güzel tavernaya atalım kapağı.
Rıhtımdan, yani deniz kıyısından 10 dakikalık bir yol bizi Mandraki’ye getiriyor. Sahilde ufak tavernalar, köyün içine girdikçe daralan sokaklar, temiz beyaz boyalı evler, çoğunlukla mavi pervazlar… Sardunyalar da coşmuş, tam mevsimi…
Bir küçük “Fruit Market” geçiyoruz, maket olsa ancak bu kadar olur…
Köyün meydanı araya gizlenmiş, mini bir belediye binası ve denizden bir iki basamakla ulaşılan alış veriş caddesi, ama ne cadde, iki kolunu açsan duvarlara vurur… Manastırı işaret eden hiçbir işaret yok, nasıl çıkılacak o tepeye? Tek bildiğim 150 basamak olduğu, vazgeçer diye eşime söylemiyorum. Arkamızdan kalabalık gruplar gelmeden çıkmalıyız.
Bir evin yanından yukarı çıkan bir yokuş keşfediyorum ve tırmanma aşağıdaki güzellikleri seyrederek başlıyor, yükseldikçe beyaz evler küp şekerlere benziyor.
Başımı kaldırınca tepemde Panaghia Spiliani tüm haşmeti ile parlıyor. Bu bölgenin tümünde olduğu gibi dini yapıların çoğu Meryem’e adanmış, bu manastır da öyle “Mağaraların Meryemi”…
Aşağıda bir başka kilisede çanlar çalıyor ve kalabalık bir cenaze alayı kiliseden çıkıp, dar sokaklarda kayboluyor, siyah giymiş kadınlar takip ediyor…
Geldik manastırın avlusuna. Asıl ana şapel tabii ki bir mağaranın içinde olmalı. Avludan aşağıdaki mekanlara doğru, denize karşı kayaların içindeki şapele geliyorum, denizden epeyce yüksek bir yamaçtaki bu mağara işte Panaghia’nın mekanı… Mağaranın ağzı örülerek bir mekan oluşturulmuş ve Meryem’e adanmış 600 yıl önce. İlk keşişlerde tövbe eden korsanlar olmuşlar.
Manzaranın güzelliğini seyrederek aşağıya iniyoruz geldiğimiz basamaklardan. Kalabalık gruplar itiş-kakış tırmanmaya çalışıyorlar. Burası yaz mevsiminde nasıl olacak kimbilir ?
Şimdi yemek keyfi zamanı, mideler de iyileştiğine göre Cleanthis Taverna’ya oturabiliriz.
Adanın başlıca geliri turizm olduğundan bizim gibi günübirlikçileri dört gözle bekliyordur esnaf. Cleanthis, tüm Yunan tavernaları gibi tahta iskemle, kağıt örtü anlayışında temiz bir yer ve mücveri nefis… Tabii güzel yemeklere her öğlende yarım litre şarap eşlik ediyor, akşamları ise tercihimiz uzo.
Yenildi, içildi, iki kişi 25 € ödendi ve “yalı boyu“ yürüyüşü ile hediyelik eşyalar keşfedildi…
Saat 15:00’e geliyor, teknemiz 15:30’da kalkacak. Ağır ağır geçtik yine o güzelim beyazlıkların arasından.
Bu adada birkaç gün kalınır mı derseniz, evet kalınır. Rıhtımın arkasındaki 3 Brothers Pansiyonu gözüme kestirdim, önü deniz, arkası Mandraki, sessiz sakin bir deniz tatili isteyenler Eylül’de kaçırmasın…
Kimbilir belki biz de birgün…
Neşe Gülnar Erkman
NISYROS ADASI’NDA NEREDE KALINIR?
Nisyros Adasında konaklama seçenekleri kısıtlı da olsa var, isterseniz online rezervasyon sitesi Booking.com‘u inceleyebilirsiniz ama Kos Adasında kalıp buraya günübirlik uğramak sanki daha iyi bir seçenek gibi…
Erenköy Kız Lisesi'nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünde devam etti. Hayatta en büyük tutkularından biri seyahat etmek. Bu seyahatlerinin hikayelerini de farklı internet sitelerinde paylaşıyor. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin de aktif bir üyesi kendisi.
2 Comments
Çok ilginç bir deneyimdi,Sicilyada Etna ya da çıkmıştık ama bu kadar etkilenmemiştim…Tüm gezisever dostlara tavsiye edilir..Ayrıca Nsyros kasaba olarak da çok hoş..
Ben cesaret edip oraya giremezdim. Sizi tebrik ediyorum.