Polonya Tatili: Wroclaw, Krakow ve Varşova
25/09/2016KUZEY’İN GÜZELLERİ: BALTIK ÜLKELERİ
23/10/2016Tarihi Beacon Hill bölgesinde bulunan Acorn Street’de ben. 1820’lerde inşa edilen bu sokak Boston’un en çok fotoğraflanan yerlerinden birisiymiş.
Beacon Hill şehrin en gözde ve pahalı mahallelerinden birisiymiş.
Public Garden’daki ördek heykelleri… Bu parkta geçen ünlü resimli çocuk kitabı Make Way for Ducklings anısına yapılmış.
1837’de açılan Public Garden vakit geçirmek için çok güzel bir yer. 1861’de eklenen gölet, kış aylarında buz pateni pisti olarak kullanılıyor.
Newbury Street, yaklaşık 3 km uzunluğunda olan bu cadde marka mağazalar, küçük butikler, sanat galerileriyle dolu. Alışveriş sevenlere duyurulur.
Boston’nun yapılmazsa olmazlarından biri de Duck Tour. Şehrin üç ayrı yerinden kalkan bu araç hem karada hem de suda gidebiliyor. Özel bir şirketin yaptığı bu turlar 5 Ekim 1994’de başlamış.
Araca bindik. Şöför rehberimiz bize uyarılar yapıyor ve neler yapacağımızı anlatıyor. Başlangıçta 4 araçla yapılmaya başlanmış bu tur, şimdi ise 28 tane araç ile devam etmekte.
Önce rehberimiz eşliğinde kısa bir kara turu yapıyoruz. Bu tura yılda yaklaşık 600.000 kişi katılıyormuş.
Şimdi de Charles River’a girme zamanı.
Duck Tour’dayız, başka bir “duck” gördüğümüzde “vakvaklamayı” unutmuyoruz tabii ki :)
Cambridge’de Harvard Üniversitesi’ne yakın çok güzel bir kitapçı ve aynı zamanda kafe olan The Coop kesinlikle tavsiye edilir.
Museum of Fine Arts, Amerika’nın en eski müzelerinden biri. Bu müzeyi isterseniz çarşamba günleri saat 4’den sonra ücretsiz gezebilirsiniz. Elbette Amerika’daki diğer müzelerde olduğu gibi sizden bir bağış beklentileri var, size kalmış.
Müzede karşıma çıkan İznik çinileri…
MFA kapılarını ilk kez 4 Temmuz 1876’da Copley Square’da 5.600 sanat eseriyle açmış. Büyüyünce 1909‘da Huntington Avenue’ya taşınmış. Şimdi ise 500.000’e yakın sanat eseri yılda yaklaşık 1 miyon ziyaretçiye sergileniyormuş.
Restorasyon bölümü camlı bir odada…
Tekstilden fotoğrafçılığa, müzik aletlerinden mücevherlere kadar çok zengin bir müze. Favorilerimden Degas’dan ‘Little Fourteen-Year-Old Dancer’ … Arkada Monet’den ‘La Japonoise’
Boston’da çocuklar içinde yapılacak bir sürü şey, gezilecek bir çok müze var. Museum of Science, Boston Childeren’s Museum, Franklin Park Zoo, Lego Discovery Center, Duck Tour, New England Aquarium, Boston Harbour Whale Watch …
Boston Tea Party Ship and Museum- Boston Tea Party denen şey çok ilginç. Aklınıza politik bir parti ya da eğlenceli bir şey gelmesin. 16 Aralık 1773’de Boston sokaklarında binlerce kişi Doğu Hindistan şirketine ait 3 gemi dolusu yüksek vergili çayın İngiltere’ye geri gönderilmesi için protesto gösterileri yapmış sonra da kızılderili kıyafetleriyle tonlarca çayı denize dökmüşler. Bu olay Amerikan Bağımsızlık Savaşını çıkartan kıvılcımlardan birisi olmuş. Bu müze de bu olayın anısına kurulmuş. Ben içeri girmedim çünkü çocuklar için daha uygun olduğunu düşündüm, kızılderili kostümlü insanlar sembolik olarak suya çay döküyorlarmış falan… İlginizi çekerse.
John Hancock Tower, 60 katlı 240 metre yüksekliğindeki bu gökdelen 1975 yılından beri Boston’nun en yüksek binasıymış. 60. katta gözlem yeri varmış, isteyenler çıkıp şehri seyredebilirler. Dışı camla kaplı binanın üzerine yansıyan şehir siluetini görmek güzeldi.
Trinity Church Boston’un en güzel yapılarından biri ve romanesk stilin başyapıtı olarak değerlendiriliyormuş.
Boston Public Library, 1848’de hizmete girmiş ve bu muhteşem yer Amerika’nın, üyelerine dışarıya kitap ödünç veren ilk kütüphanesiymiş.
Copley Square, Boston Public Library karşısında kurulmuş küçük bir pazar ve arkada John Hancock Tower görülmekte.
Boston Public Library, içinde olan yaklaşık 23 milyon parçasıyla (kitaplar, dvdler, cdler, el yazması kitaplar, baskılar, haritalar görsel materyaller gibi) Amerika’nın en büyük ikinci kütüphanesiymiş.
Kütüphanenin içinde düğün organizasyonları da yapılabiliyormuş.
Kütüphanenin avlusunda oturup, kitabınızı okuyarak sessizliğin, güzelliğin tadını çıkarabilirsiniz. Giriş serbest.
Alışveriş derseniz, biz kardeşimle Boston yakınındaki Wrentham Village’ı tercih ettik. Burası ünlü markaların olduğu büyük bir yer. Normal indirimlerin yanında 4 Temmuz dolayısıyla extra indirim de vardı yani bu dönem gerçekten de alışveriş için idealmiş. Fotoğraf çekmek aklıma bile gelmediği için internetten bulduğum bir fotoğrafı paylaşıyorum. Onun dışında Marshalls, TJ .Maxx ve Ross gibi mağazalar her şehirde bolca var. Ross diğerlerine göre daha kaliteli, eğer şansınız ve vaktiniz varsa ve elbette bu konuda uzmansanız ünlü markaları çok ucuza alabilirsiniz.
Isabella Stewart Gardner Museum, 1840-1924 yılları arasında yaşamış Isabella Stewart’ın evini ve sanat kolleksiyonunu Boston şehrine bağışlamasıyla oluşturulmuş.
Çok büyük bir müze değil ve içinde 2.500’den fazla eser varmış ama ben içinden çok bahçesine ve binanın kendisine hayran oldum.
Boston çok hareketli ve çok büyük bir şehir değil ama düzenli, gezmesi ve yaşaması rahat. Bu Boston’daki son “selfie”imdi ve gezdiğim son yerdi. Kardeşimin tavsiyesi üzerine havaalanına gitmeden araya sıkıştırdım.
Buraya kadar gelip de Cheese Cake Factory’e gitmemek ve cheese cake yememek olmazdı.
Kardeşim ve ailesinin kiraladığı ev Cambridge’deydi. Burası çok güzel ve sessiz bir mahalle.
Burası da Boston’u ve çevresini doyasıya gezmek için onlarla 10 gün kaldığım ev. Biz ikinci kattaydık, bir kez daha onlara teşekkürler.
Boston şehrinin çevresinde gezilecek ve görülecek Salem, Plymouth & Provincetown gibi çok güzel yerler var, yazı dizimizin 10. bölümünü bu yerlere ayırdık. Buradan bakabilirsiniz…
Amerika’nın Doğu Yakası’nda yaptığım tatilin planına ve diğer şehirlere ait gezi yazılarıma ise buradan ulaşabilirsiniz.
Dilek Hamutçu Baykal
BOSTON ŞEHRİNDE NEREDE KALINIR?
Boston şehrinde konaklamayı düşünecek olursanız, otel seçenekleri için bencetatil.com olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesi Booking.com‘u inceleyebilirsiniz…
İzmir doğumluyum. Üniversiteyi bitirdikten sonra yolum İstanbul'a düştü ve hala bu şehirde İngilizce öğretmeni olarak çalışıyorum.15 yaşında ailemle arabayla çıktığımız Avrupa gezisi sonrası her türlü yolla, bazen aile bireyleri ile bazen de yalnız geziyorum. Biraz Kova burcu biraz da İzmirli olmam nedeniyle hafif farklı ve maceraperest bir kişiyim. Evliyim ve 28 yaşında bir oğlum var. 56 ülke ve sanırım 150'den fazla şehir gezdim. Buraları gezeceğine önce ülkeni gördün mü diyenler olursa diye söyleyeyim, evet, her şehre gittim, Hakkari dahil. Belki biraz fotoğraf çekme özürlüyüm çünkü o anın tadını çıkarmayı seviyorum. Genellikle sadece sırt çantamla geziyorum ve çan biriktiriyorum.