Arabayla İstanbul’dan Polonya’ya – Bölüm 2: Krakow
10/02/2018Atatürk Arboretumu’nda yeşile doyduğumuz bir gün…
27/05/2018İlk girdiğimiz binada, esirlerin hangi ülkelerden getirildiği, sayıları gibi bilgiler haritalar, farklı görseller ve fotoğraflar ile anlatılıyordu.
Bu kampa, pek çok ülkeden yaklaşık 1 milyon 300 bin insan getirilmiş çalıştırılmak ve yok edilmek üzere. Bunlar büyük çoğunluğu Yahudiler olmak üzere, Sovyet savaş esirleri (POW), Romenler, çingeneler, eşcinseller, engelliler ve hükümlülerden oluşuyormuş.
Bu kampta yaklaşık 1,000,000 insanın öldürüldüğünü anlatan bilgiler var aşağıda görülen panoda.
Esirler Auschwitz Toplama Kamplarına normalde hayvan nakliyesinde kullanılan hava alacak penceresi bile bulunmayan vagonlarda taşınıyormuş. Esirlere günlerce süren bu yolculuklar sırasında neredeyse hiç yiyecek veya su verilmiyormuş. Yaz aylarında havasızlık, sıcak ve su kaybı gibi sebeplerden ve kış aylarında ise donarak daha yoldayken esirlerin pek çoğu ölüyormuş.
Esirlerin taşındığı vagonlardan birinin orijinali Auschwitz II-Birkenau Kampında sergileniyor.
Bu ilk binada, esirlerin vagonlardan indirilip sıraya geçirilmiş ve direkt gaz odasına gönderilecek olanların seçimlerinin yapıldığı anlara ait fotoğraflar incelenebiliyor.
Rehber de detaylı pek çok bilgi veriyor bu sırada o seçimlerin yapılışına dair.
Bu fotoğraflarda görülen istasyon Auschwitz II – Birkenau kampında yer alıyor, zaten turun 2. kısmı da orayı kapsadığı için, bu tarihi anın yaşandığı yeri turun sonlarına doğru göreceğiz.
***
Kamplara getirilen esirlere değerli eşyalarını yanlarına almaları söyleniyormuş. Kampa vardıklarında ise bu eşyalar daha sonra kendilerine iade edileceği yalanı söylenerek ellerinden alınıyormuş.
Eşyalar özelliklerine göre ayrılıp satılmak üzere depolara kaldırılıyormuş. O zamanın zenginlik timsali olan Kanada’dan esinlenerek bu depolara Canada adı verilmiş.
Gaz odasına gönderilen esirlere panik ve kaos yaratmamaları için duş alacakları odalara götürüldükleri söyleniyormuş. Gaz odalarına sahte duş başlıkları bile konmuş. Cesetlerin üzerlerinde kalan mücevherleri alınır ve altın dişleri sökülürmüş.
Krematoryum binasına geliyoruz…
Krematoryum girişindeki yazı insanın içine epey bir dokunuyor. Binlerce insanın yakıldığı bu binada dolaşırken onların anısına saygıdan dolayı sessiz olunmasını rica ediyorlar…
Krematoryumda yakılan cesetlerin küllerinin bir kısmından gübre yapılıyor ve Alman çiftçilerine satılıyormuş. Bu gübreleri kullanan çiftçiler, gübrenin ham maddesini hiçbir zaman sorgulayıp öğrenmemişler. Küllerin kalanları ise boş araziye ve nehirlere bırakılıyormuş.
***
Öldürülen esirlere ait özel eşyalardan bazı örnekler de barakalarda sergilenmekte…
Barakaların bazıları gezdirilirken fotoğraf çekilmesinin yasak olduğu bilgisi veriliyor rehber tarafından.
Bu tür fotoğraf çekimine izin verilmeyen bir odada tonlarca insan saçı sergileniyordu. Naziler tarafından, gelen esirlerden elde edilen saçlar dönemin Alman Tekstil endüstrisinde ham madde olarak kullanılıyormuş. İnsan saçından üretilmiş su geçirmeyen kumaş örnekleri de burada sergilenmekte. Biz kurallara uyarak fotoğraf çekmedik ama çekenlerden alıp size bu acı tabloyu yine de yansıtmak istedik.
Gezdiğimiz barakaların bir kısmı da esirlerin toplu halde kaldıkları odaları, yıkandıkları banyo ve kullandıkları tuvaletleri içeriyordu. Maalesef odalar ahırdan beterdi. Hele banyo dedikleri şey hayvanların kullandığı yalak benzeri bir yapıdaydı. Tuvaletler ise mahremiyeti sağlamaktan uzak ve gayri sıhhi görünümdeydi.
Yani tüm ortam, esirlerin insaniyet duygusundan uzaklaşmaları ve benliklerini kaybetmeleri için aşağılayıcı bir şekilde tasarlanmış.
1941 yılının ilkbahar aylarına kadar esirlerin yattıkları odalar oldukça kötü koşullardaymış.
1941 ortalarından 1945 yılına kadar geçen zaman içinde esir odalarında biraz daha düzelme olmuş gibi…
Bu da 11 Nolu barakada, nam-ı diğer Ölüm Bloğunda görev yapanlara ait odalardan biri…
Bu da tutuklulardan sorumlu gözetmenlere ait odalardan biri…
Burası ise SS Subaylarının odalarından biri.
Bu fotoğrafta görülen mekanda kadın esirlerin kıyafetleri çıkarttırılır ve ikişerli şekilde Ölüm Duvarına çıplak halde götürülürlermiş.
Ölüm Duvarında infazı gerçekleşecek olan tutuklu erkek esirler ise burada soyunurlarmış. Hatta bazen infazın burada gerçekleştiği de olurmuş.
Fotoğraflardaki esirlerin yüz ifadelerine bakmak oldukça acı veriyor…
Naziler savaş sonuna doğru kampı boşaltırken savaş suçuna kanıt olarak kullanılabilecek herşeyi yakıp yok etmeye özen göstermişler. Ama yine de az sayıda da olsa bazı evraklar kurtarılabilmiş. Bunlardan da örnekler sergilenmekte. Anladığımız kadarıyla iç yazışmalar vb dökümanlardı.
Aşağıda görülen 11 numaralı barakanın zemin katındaki odada, operasyonun son günlerinde öldürülen esirlerin cesetleri kampa ilk giren Sovyet askerleri tarafından bulunmuş.