Arabayla İstanbul’dan Polonya’ya – Bölüm 2: Krakow
10/02/2018Atatürk Arboretumu’nda yeşile doyduğumuz bir gün…
27/05/2018Turumuzun ilk kısmı burada bitti.
***
Auschwitz I kampını gezdikten sonra, tur rehberimiz bizi otobüsle 5 dakika kadar süren bir yolculuk ile Auschwitz II-Birkenau kampına götürdü.
Rayların ve hayatın bittiği nokta burası işte…
Birkenau Kampına getirilen esirleri taşıyan vagonlardan biri burada sergileniyor.
Burası kampa gelen esirlerin nereye gideceğine dair seçimin yapıldığı yer…
Auschwitz’e getirilen insanları burada sorgulayan Josef Mengele, güler yüzlü ve oldukça sevecen görünen bir Nazi subayı ve doktoruymuş. Burada sıraya giren mahkumları elinde kırbacı ile bekler ama kırbacı onların üzerinde kullanmaz, sadece kırbacını sağa veya sola sallayarak gidecekleri yönü gösterirmiş.
Josef Mengele mahkumlara şöyle bir bakarak çalışabilecek güçte gördüklerini sağa, zayıf ve yararsız olduğunu düşündüklerini ise hemen gaz odası ve fırınlara gönderilmek üzere sola doğru yönlendirirmiş. Bu yüzden kendisine Ölüm Meleği adı verilmiş.
Josef Mengele’nin biraz daha yaşamak üzere sağa ayırdıkları arasında üzerlerinde tıbbı deneyler yapmayı uygun gördüğü esirler de varmış.
Mengele, bu deneyleri canlı insanlar üzerinde narkoz kullanmadan yapar, ölenlerin iç organlarını ise yeni deneylerde kullanmak üzere ayırırmış. Yaptığı deneylerin raporları Almanya’daki araştırma merkezlerine gönderilirmiş.
Auschwitz- Birkenau’da yapılan deneylerin bazıları Alman askerlerine faydalı olabilecek çalışmalarmış. Mesela basınç testleri yapılırmış. Esirler bir insanın dayanabileceği en yüksek basıncı ölçmek için basınç odasına kapatılır ve iç organları patlayana kadar yüksek basınç altında bırakılırmış. Bu deneylerden elde edilen veriler uçaktan paraşütü ile atlayan bir Alman askerinin yüksek basınca ne kadar dayanabileceği konusunda faydalı olurmuş.
Yine aynı amaçla, soğuğa dayanma testleri yapılırmış. Esirler içi buz dolu bir küvete koyulur ve kaç derece soğuğa dayanabilecekleri ölçülürmüş. Böylece, Alman askerlerinin kuzey denizlerinde olabilecek savaşlarda, oradaki soğuk suya dayanıklılıkları üzerine veriler elde edilirmiş.
Elektrik ve X ışınına maruz bırakma gibi testler de aynı şekilde uygulanırmış.
Sonuç olarak, Nazi subaylarının dayanıklılıklarını artırmak ve olası hastalıklarını tedavi edebilmek amacıyla insanlık dışı ve acımasız yöntemlerle pek çok deney yapılmış burada.
Mengele ayrıca genetik bilimi ile de ilgileniyormuş.
Kan grupları üzerinde çalışmalar yapmış, esirlere farklı gruplardan kan vererek sonuçları incelemiş.
Boy uzatma çalışmaları yapmak için insanların bacakları kesilir, yerine yenisi dikilir ve yürüyüp yürüyemedikleri kontrol edilirmiş.
Mengele özellikle ikizler, cüceler ve iki gözü farklı renkte olan çocuklar üzerinde genetik çalışmalar yapmış. Mengele’ye göre bu kişiler genetik biliminin birer mucizesi oldukları için onlar tamamen ayrı bir alanda tutulurlarmış.
İşin daha da üzücü kısmı, Mengele’nin bu canavarca uygulamalarına karşı adaletin yerini bulamamış olduğunu öğrenmemiz oldu.
Mengele, savaş bitince sahte bir kimlikle Güney Amerika’ya kaçmış ve 34 yıl daha yaşamış. Daha sonra 1979 yılında denizde bacağına giren kramp sonucunda Brezilya’da ölmüş.
***
Savaşın son günlerine kadar Auschwitz’de neler olduğundan kimse haberdar olamamış. Kaçaklar ya da çevrede yaşayan kişiler mahkumların gaz odalarına atıldığını, cesetlerin yakıldığını ve üzerlerinde acımasız deneyler yapıldığını anlatsalar da şehir efsanesi gibi karşılanmış bütün bu çabalar.
Kaçmayı ve sağ kalmayı başaran mahkumların müttefik birliklere ulaşması sonucunda burada yaşananlar ortaya çıkmaya başlamış. Nazi subayları, belgeleri imha ederek, gaz odalarının bulunduğu tesisleri bombalayıp yerle bir ederek savaş suçlarını kapatmaya çalışsalar da kalan kalıntılar bile acı gerçekleri su yüzüne çıkarmaya yetmiş.
Sovyetlere bağlı Kızıl Ordu, Auschwitz-Birkenau kamplarına girerek, kalan mahkumlara gerekli tıbbi yardımı yapıp kurtardıktan sonra, kampı bir daha açılmamak üzere kapatmış.
Birkenau Kampını gezerken Nazilerin örtbas etmeye çalıştıkları ve tahrip ettikleri yerleri tek tek ziyaret ettik.