Arabayla Orta Avrupa gezisi – Rotadaki ilk duraklar: Sırbistan, Macaristan ve Slovakya

Balkanlar ve Dalmaçya Kıyıları Gezisi – Bölüm 6: Karadağ
26/09/2024
Arabayla Orta Avrupa gezisi: Polonya – Wroclaw
18/10/2024
Balkanlar ve Dalmaçya Kıyıları Gezisi – Bölüm 6: Karadağ
26/09/2024
Arabayla Orta Avrupa gezisi: Polonya – Wroclaw
18/10/2024

Szetendre – Macaristan

Budapeşte’deki otelimizde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra saat 10:00 gibi şehirden ayrılıp, yola çıktık. Szetendre’ye varmamız 37 dakika sürdü. Bu arada Budapeşte’den bu pek meşhur ve popüler kasabaya Tuna Nehri üzerinde seyirli bir yolculuk yaparak tekne ile de gidilebiliyor.  

Szetendre, tatlı, küçük ve sevimli bir kasaba. Barok ve Rococo tarzında binalar çok hoş görünüyor. Sokaklarda asılı lambalar ve şemsiyeler gibi süslemeler de kasabaya ayrı bir sevimlilik ve renk katmış.

Bir orta çağ yerleşimi olan bu kasaba Macaristan’ın Pest şehrine bağlı. Kasabanın sokakları, binaları, tüm ortam oldukça artistik görünümlü. Kasaba galerileri ve sanatçıları ile de ün salmış zaten.

Kasabayı ana meydan Fő tér’den başlayarak kolayca gezebilirsiniz. 1763 yılındaki salgının anısına dikilmiş olan Haç Anıtı (Memorial Cross) da bu meydanın girişinde.

Zaten kasabanın merkezi bir ana cadde ve birkaç ara sokaktan ibaret, o yüzden gezmesi oldukça kolay.

Fő tér Meydanını seyredebileceğimiz bir mekanda oturup bir mola verdik yorulmasak da. Maksat kasabayı seyre dalmaktı tabii ki :)

Sonrasında gezmeye devam…

Meraktan kasabanın meşhur lavantalı dondurmasını deneyelim dedik. Dondurmacı dükkanı çok şirindi ama dondurmayı maalesef çöpe attık, tadı bize çok garip geldi.

Sokakları gezmeyi bitirince, Tuna Nehri kenarına inip sahil boyunca yürüyebilir,  orada keyifli bir yemek de yiyebilirsiniz.

Biz tatlıyla iştahımızı kapatınca yemek yemeden ayrıldık kasabadan. Sokakları son bir kez daha içimize çekerek gezip, elveda dedik bu küçük şirin yere.

Macaristan’dan ayrılıp, Slovakya’ya geçmeden hemen önce yolumuzun üzerinde tarihimizde önemli bir yeri olan ve adına türkü bile yazılmış Estergon Kalesi vardı. İçine girmesek de durup biraz uzaktan seyredip, fotoğraf çektik. Yolda giderken telefonumuzdan kalenin tarihteki önemini okuyup, kendimize bu bilgileri hatırlatmıştık. O yüzden uzaktan da olsa görmek içimizde farklı duygular yarattı.

Macaristan’ın eski şehirlerinden birisi olan Estergon (Esztergom) da tarihi havasıyla öyle güzeldi ki, keşke biraz daha vaktimiz olsaydı da, burayı da güzelce gezebilseydik dedik. Ama rotamızı bozmak istemediğimiz için de kısa bir tur sonrası buradan ayrıldık.

İşte Estergon’dan ve Estergon Kalesinden birkaç görüntü…

Macaristan – Slovakya Geçiş

Macaristan’dan Slovakya’ya geçişte sınır kontrolü yok ve bizim bulunduğumuz noktada en yakın geçiş de Estergon şehrinden yapılıyordu. Tuna Nehri üzerindeki 518 metre uzunluğundaki Mária Valéria Köprüsü sınır görevi görüyor. Estergon Kalesinden aşağıya doğru bakınca bir taraf Macaristan, nehrin öteki tarafı ise Slovakya. Köprü bitiminde ilk girdiğiniz yer Slovakya’nın Štúrovo kasabası oluyor.

Mária Valéria Köprüsü

Slovakya’nın başkenti Bratislava’yı bir önceki arabayla yurtdışı seyahatimizde gördüğümüz için bu sefer orayı rotamıza katmadık ve direkt rotamızın en tatlı duraklarından biri olan Čičmany köyüne doğru gittik.

Čičmany – Slovakya

Slovakya’ya ilk girdiğimizde ne kadar yeşil bir ülke, ne kadar da güzel diye düşünürken, 4 saat boyunca dere tepe orman yolundan tek şerit üzerinde döne döne gidince, o yeşilliği o kadar sevmemeye başlamış olabiliriz 😊

Çok nadir de olsa ara ara bir iki köy kasaba geçsek de, rotamız bizi sürekli Belgrad Ormanı misali bir yoldan götürdü. İçimiz yeşile doydu, doydu ve sonrasında fazlasıyla sıktı artık. Ara ara da iyi ki buradan gece geçmiyoruz diye de şükrettik.

Epeyce yorucu ve virajların bitmek bilmediği orman yollarını kat ederek ulaştığımız Čičmany Köyü, neyse ki her türlü zahmete değecek güzellikteydi de, tahminimizden uzun süren yolu da, midemizi bulandıran dönüşleri de dert etmeyi bıraktık ve bu güzel köyde kendimizi kaybettik.

Bu yolculukta kalbimi bıraktığım 3 yerden ilki burası oldu diyebilirim. Yani Čičmany, o işkence yola rağmen, rotamızdaki “iyi ki“lerimizden ❤️

Üstü süslü beyaz motiflerle kaplı koyu ahşap rengindeki evleri, bu köyü diğer sıradan köylerden ayıran en büyük karakteristik özelliği diyebiliriz.

Bu geometrik şekilller Slovakya’da bazı giysilerde, masa örtüleri ve yastık gibi ev eşyalarında da sıkça görülüyor.

Aslında bu köy evlerini beyaz boya ile boyama geleneği 200 yıl kadar önce köyün kadınlarının evlerinin dış cephesindeki zarar görmüş ahşabı kireç ile koruma çabasıyla başlamış ve sonrasında yavaş yavaş geleneksel ve folklorik desenler kullanılarak bugünkü haline gelmiş.

Ne yazık ki 1921 yılında köyü epeyce tahrip eden bir yangın bu evlere de zarar verince hükümetin de yardım ve desteğiyle yenilenmiş ve 1977 yılında dünyanın ilk folklorik mimari rezervi ünvanını almış.

Biz buranın turistler ile dolu olmasını beklerken, çok sessiz sakin ve huzur veren bir köyle karşılaşmanın şaşkınlığını yaşadık doğrusu.

Dantel gibi işlenmiş bu evlerin her birine ayrı aşık oldum diyebilirim. Bu folklorik sanat eseri köyü yolunuzun tam üzerinde olmasa bile rotanızda az biraz değişiklik yaparak ziyaret etmenizi gönülden dilerim. 

Ben “bu gece bu köyde kalsa mıydık acaba” diye hayıflanırken ve köyden ayrılasım hiç yokken, eşim tam tersi, “haydi karanlık oluyor, artık yola devam edelim, kim bilir Slovakya’dan çıkana kadar daha ne kadar ormanlık dağ yolu gideceğiz” diye beni yola koyulmaya ikna etmeye çalışsa da, ben “hiç değilse burada yemek yiyip, bu ortamı uzun uzun seyretmeden ayrılmam” deyince, bu şekilde bir orta yol bulmuş olduk 😃

Maalesef akşam olmak üzereyken açık restoran bulmakta zorlandık ama sonunda Kaštieľ Čičmany Otelinin bahçesindeki restorana oturduk ve güzel bir Slovak yemeği yedik. Bahçe de öyle keyifliydi ki, günü güzel bir şekilde kapatmış olduk orada.

Ve yemek sonrası bu güzel köye veda vakti gelmişti artık…

Bu arada bir dip not:

Biz bu tatilde otellerimizi önceden ayırtmadık. Vaktiye sınırlarda aşırı uzun bekleyip ayırdığımız oteli kaçırdığımız olmuştu, bu yüzden o riske bir daha girmek istemedik. Bir de canımız daha fazla gitmek istemez de ilk veya ikinci mola yerinde kalmak istersek böyle bir serbestliğimiz olsun dedik. Evdeyken her şehir için otellere bakıp en az 5-10 tane beğendiğimizi favori listemize koyduk. O şehirde kalmamız mümkün göründüğü an hangisinde en çok istiyorsak ondan başlayıp yer var mı diye bakarak rezervasyonumuzu genellikle 3-4 saat kala yaptık. Konaklamak için hep büyük şehir seçtiğimiz için otel bulamama gibi bir riskimiz de hiç olmadı.

Čičmany’den ayrıldıktan sonra arabada giderken Wrocław’da kalacağımız otelimizi ayırtıp, içimiz rahat yolumuza devam ettik. Nihayet Polonya sınırlarından ülkeye girdiğimizde epey geç olmuştu.

Köyden ayrıldıktan 4.5 saat sonra Wroclaw’daki otelimize vardık.

Wroclaw otelimiz ve hayallerimi süsleyen Wroclaw şehri gezimiz bir sonraki yazımızda, okumak isterseniz bu linkten ulaşabilirsiniz…

Polonya’daki diğer duraklarımız olan Torun ve Łódź şehirlerinin hikayesi ise bu linkte.

Arabayla Orta Avrupa gezisi – Rotadaki ilk duraklar: Sırbistan, Macaristan ve Slovakya

Budapeşte Konaklama

Budapeşte şehrindeki otel seçenekleri için bencetatil olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesini inceleyebilirsiniz.

Otel Ara

İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir