Kuzey Kıbrıs Kültür Gezisi

Yunan Adaları
Yanı başımızdaki Yunan Adaları: Meis, Kos ve Simi
20/09/2020
Afyonkarahisar ve Kütahya gezisi
28/08/2022
Yunan Adaları
Yanı başımızdaki Yunan Adaları: Meis, Kos ve Simi
20/09/2020
Afyonkarahisar ve Kütahya gezisi
28/08/2022

LEFKOŞA

Güzelyurt sınırları içindeki gezilip görülecek tüm tarihi mekanları bitirdikten sonra artık yemek molası vermenin zamanı gelmişti. Fakat Güzelyurt’tan sonra Lafkoşa’ya geçeceğimiz yol üzerinde yemek yiyebileceğimiz güzel bir mekan olmadığı için yine Mehmet’in önerisi doğrultusunda Lefkoşa’ya girer girmez Ezic adlı restoranlar zincirinin bir şubesine çektik arabayı. Burası zengin yemek çeşitleri ile yine temiz, güzel ve servisi hızlı bir mekan. Bize Bulgaristan’da her şehirde şubesi olan Happy Grill Restoranlarını hatırlattı.

Yemek molasının ardından artık yavaş yavaş da akşam olmak üzere olduğu için başkent Lefkoşa’yı gezmeye başladık. Gezimize şehrin simgelerinden olan ve muhteşem mimariye sahip Selimiye Camii’nden başlamak isterdik ama dışarıdan görmekle yetindik çünkü bazı müzelerin askeri bölgede kalması, bazı müzelerin 29 Ekim tatili nedeniyle kapalı olduğu için gezemediğimiz gibi, cami de restorasyonda olduğu için, ona da dışarıdan hayran hayran bakmakla yetindik. Gerçekten de çok görkemli bir yapı. Selimiye Camii (Aya Sofya Katedrali), 14.yüzyılda Lüzinyanlar tarafından St. Sophia katedrali adıyla Gotik mimarisiyle yapılan, Osmanlı Dönemi’nde ise camiye çevrilen anıtsal bir yapı. Lüzinyanların baş katedrali olması itibariyle Lüzinyan krallarının Kıbrıs krallık tacını giydikleri yermiş. Ancak 1373 yılındaki Ceneviz akınlarından ve 1491 ile 1547 yıllarındaki iki büyük yer sarsıntısından hayli zarar görmüş. Osmanlıların Lefkoşa’yı fethettikleri 9 Eylül 1570 tarihinde kullanılamayacak derece harap durumda olduğundan, cami olarak kullanılmak üzere tamir edilirken içine mihrap, minber ve kürsü eklenmiş. Lala Mustafa Paşa Lefkoşa’nın fethinden sonraki ilk Cuma namazını, 15 Eylül 1570 tarihinde bu camide kılmış. Osmanlı Dönemi boyunca Ayasofya Camisi adıyla bilinen yapı, Kıbrıs II. Sultan Selim tarafından fethedildiğinden, Kıbrıs Müftüsü Caminin adını 13.8.1954 tarihinde ’’Selimiye Camisi’’ olarak değiştirmiş. Ama bu yapıların hepsi camiye dönüşmüş olsa da bildiğin Katedral yani ?

Selimiye Cami, Lefkoşa
Selimiye Cami, Lefkoşa

Tüm kafeler genelde Selimiye Cami çevresinde konumlanmış ancak restorasyondan onlar da nasibini almış, bu yüzden çoğu kapalıydı ve biraz karmakarışıktı ortalık.

Lefkoşa’da en beğendiğim tarihi mekan Büyük Han oldu. Lefkoşa Sur içinin eskiyi yaşatan havasını yansıtıyor. 1572’de Kıbrıs’ın ilk Beylerbeyi Muzaffer Paşa tarafından yaptırılmış. Lefkoşa’nın en önemli Türk devri yapıtlarından ve adada inşa edilen ilk Türk mimari eseri. Yapı, İngilizler tarafından 1878’den 1893 yılına kadar hapishane olarak kullanılmış. Büyük Han, restorasyonunun tamamlanmasının ardından 2002 yılında bu kez bir kültür sanat merkezi olarak halkın hizmetine sunulmuş. İyi ki de sunulmuş çünkü gezginlerin ruhuna dokunan mest eden bir havası var. Kafeleri, sahafları, hediyelik eşya dükkanları ile rengarenk. Çok sevdim ben. Büyük Han’dan çıkınca hemen yakınlarda Büyük Han’a benzer küçük bir han var, onun ismi ise Kumarcılar Hanı. 17. yüzyılda yapıldığı varsayılıyor.

Bizim Kapalıçarşı’ya benzeyen bedestenin içinden geçerek bu sefer cumbalı eski Osmanlı evlerinin bulunduğu mahallere daldık ve kaybettik kendimizi. Hangi eski binayı, hangi eski kapıyı fotoğraflayacağımı şaşırdım.

Ara sokaklarda gezerken yer yer yüksek beton duvarlar ve duvarların üzerinde tel örgüler olduğunu görüyorsunuz. Tel örgülerin ardı Rum tarafı. Bilindiği gibi Lefkoşa ortak başkent. Bu tel örgülerin olduğu kısma Yeşil hat deniliyor. Yeşil Hat, Kıbrıs’ta var olan iki ayrı devleti Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ayıran bölgeyi belirtmek için kullanılmakta. İlk olarak 1964 yılında, o tarihte Birleşmiş Milletler’e bağlı “barış kuvvetleri” komutanı Peter Young tarafından ortaya konmuş. Kendine bağlı kuvvetleri Lefkoşa’nın değişik bölgelerine dağıtan general Young, harita üzerine, daha sonra “Yeşil Hat” adını alacak olan yeşil renkli kalem ile bir hat çizerek iki ülkeyi birbirinden ayırmış. “Yeşil Hat”ın bugünkü sınırları ise 1974 yılındaki Kıbrıs Harekâtı ile belirlenmiş.

Adalılar Rum tarafına geçiş yapabiliyor. Biz, yani Türkiye’den turist olarak gidenler ise asla geçiş yapamıyoruz. Kıbrıs Rum tarafına gitmek için Atina’ya gidip oradan kalkan uçaklara binmek gerekiyor. Yani iki adım ötemizdeki kültüre telin arkasından bakabiliyoruz.

Girne Kapısı, Lefkoşa

Gazi Magusa’da olduğu gibi Lefkoşa’da da surlar oldukça iyi korunmuş durumda. Surların içinde Girne Kapısı var. Eski Lefkoşa şehrinin sınırlarını belirleyen 3 önemli geçiş noktasından biri Girne Kapısı.

Mevlevi Tekkesi, Dr. Fazıl Küçük Müzesi, Barbarlık Müzesi, Derviş Paşa Konağı, Sultan 2. Mahmut Kütüphanesi, kapalı oldukları için gezemediğimiz ancak dışarıdan görebildiğimiz yapılar oldu.

Arap Ahmet Paşa Cami ve tarihi Lefkoşa sokakları

Arap Ahmet Paşa Camii; Kıbrıs fatihlerinden Arap Ahmet Paşa’nın adına 1845 yılına inşa edilmiş.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir