3 Günde Stockholm: Üçüncü gün – Djurgården
02/06/2020Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 1 – Rota ve ilk durak: Szeged
16/07/2020Estoi Sarayının Girişi
Bina yerleşkesine çeşitli yönlerden birkaç giriş bulunmaktadır. Güncel hava fotoğrafından da göreceğiniz gibi ağaçlarla kaplı beş ışınsal patikadan birini izleyerek saraya ulaşabilirsiniz. Biz Estoi kent meydanındaki Rua do Jardim (Bahçe Sokağı) adlı ara yolun sonunda bulunan eğrisel cepheden, aslan heykeli ile süslenmiş geniş bir portalın (ana kapı, taç kapı) içeri açılan küçük demir kapısından bahçeye giriş yaptık. Bu cephenin yanında basamaklı ve ağaçlı şirin bir cadde yer almaktadır. Kapı girişinde oturan iri yarı bir adam biz içeri girerken Portekizce bir şeyler söyledi. İngilizce cevap alınca, baktı ki anlaşamayacağız içeri girmemize izin verdi. Bu taç kapı normalde kapalı olup, düğün hazırlıkları nedeni ile açık olan bir giriş de olabilir. Giriş kapısının üzerindeki tabela bunu doğrular nitelikte.
Aslan heykelli giriş takının dışında, Rua São José caddesi üzerinde Carrascal Bahçesine (Jardim do Carrascal) açılan bir başka portala (taç kapı) ulaşabilirsiniz. Bu şık kapı şapel girişi ile aynı hizada ve benzer özelliktedir. Yine bu düzlemde şapelin yanındaki çan kulesi ile bitişik, biraz içe doğru giren ve otele girişi sağlayan sivri çatılı şık bir giriş daha mevcuttur. Bu girişten geçerek otelin cam kaplı resepsiyon alanına ulaşırsınız. Resepsiyonun yanında ise otel otoparkı bulunmaktadır. Bu kapıların bazıları denetimli olup, kimisi de halka açık değildir.
Saray yerleşkesinde, 2009 yılındaki restorasyon projesi ile eklenen açık yüzme havuzunun yanındaki beyaz otel odaları bloğuna açılan, saraya doğru giden Caminho Entre Hortas Caddesine bakan ve diğer anıtsal girişlere göre oldukça aykırı duran bir giriş takı daha vardır. Saray içerisine doğru ilerleyen Caminho Entre Hortas Caddesi bir süre sonra otel resepsiyonun bulunduğu Rua São José caddesine bağlanır.
Estoi Sarayı’nın en çarpıcı girişi, sarayın düzlemsel aksını vurgulayan, daire şeklinde pencereleri olan, eğrisel şık bir duvarın ortasındaki gösterişli bir portala yerleştirilmiş, Casa da Cascata terasını tam karşısına alan aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz tarihi giriş kapısıdır. Rua da Horta Nova caddesi üzerindeki bu görkemli giriş kapısından içeri girdiğiniz zaman, karşınıza çıkan patikanın iki yanındaki duvarlar estetik kadın heykelleri ile dekore edilmiş olup, yol günümüzde düğün mekânı olarak da kullanılan mavi-beyaz seramik kaplı teras ile son bulur.
Yeni evlenecek çiftler bu ihtişamlı kapıdan giriş-çıkış yaparlar. Sizce de çok çarpıcı değil mi?
Bahçeler
Casa da Cascata Terası
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz anıtsal kapıdan içeri girdiğiniz zaman, yanal duvarları insan boyutunda kadın heykelleri ile süslenmiş bir patikayı hayran hayran seyrederken, karşınıza en alt kota özenle yerleştirilmiş Casa da Cascata Terası çıkar. Teras, Pereira Júnior imzalı, daha çok perileri ve melekleri tasvir eden, 1899-1904 yılları arasında yapılmış mavi ve beyaz azulejos denilen seramikler ile karakterize edilmiştir. Terasın tam ortasında, sütunlu girişleri (portiko) ile tapınağı andıran mağara benzeri yapının içinde Canova’nın “Üç Güzeller” heykelinin bir kopyasının bulunmaktadır. Casa da Cascata, aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz gibi, mağara girişinde öne doğru çıkan iki sütun ve üzerinde mekânın ilk sahipleri olan Carvalhal Kontlarının armasının bulunduğu bir alınlıkla taçlandırılan yarı dairesel bir kemer portalı ile küçük bir klasik tapınak görünümündedir. Zarif metal kapıdan içeri girdiğiniz zaman yasak bir mağaraya gizlice girmiş hissi duyacaksınız.
Bu tapınağın önünde, yani yürüdüğünüz patikanın sonunda, taştan yapılmış oturma yerleri ve seramik panel kaplı yüksek sırtlıkları olan, Almanya İmparatoru ile İmparatoriçesinin büstleri ve büyük Manueline tipi vazolarla süslenmiş (mağara-tapınağı çevreleyen) yarım daire şeklinde iki bank bulunmaktadır.
Casa da Cascata Terasının tam ortasında bulunan António Canova’nın (1757-1822) mermer heykeli “Üç Güzeller”, Zeus’un kızlarından mitolojik üç tanrıçayı (Kharit), temsil eden Neoklasik bir heykeldir. Gençlik ve güzellik, neşe ile zarafeti simgeleyen bu tanrıçaların adları Euphrosyne, Aglaea ve Thalia olarak sıralanmaktadır. Mavi-beyaz tapınak-mağara içindeki heykelin bu eserin bir kopyası olduğu düşünülmektedir. Üç Güzeller heykel seti, İtalya’dan gelen mermer bir kaide üzerinde durmaktadır. (1) Bu kaidenin önündeki deniz kabuğuna bir adam başının ağzından sular akmaktadır. Yan nişlerde, İtalya’nın Pisa kentindeki Androny Gallery tarafından yontulan Venüs ve Diana’yı temsil eden iki heykel bulunmaktadır. Şık ferforje kapıları ile üç girişi bulunan yapıdaki zeminler, tavanlar ve diğer açıklıklar, Cenevizli mozaik ressamı Marches Andrea tarafından yapılan Ceneviz mozaikleri, seramik panelleri ve pastoral resimlerle kaplıdır. Süslemeler, çeşmeler ve diğer unsurlar Algarve bölgesi sanatçısı José Pedro da Cruz Leiria’ya aittir.
Dekorasyon işlemleri sırasında zeminler yenilenmiş ve üç güzeller heykelinin önündeki çeşme alanında yer alan ve deniz figürlerinden oluşan Roma stili mozaikler sadece zemin seviyesinde değil tonozlarda da kullanılmıştır. Bu çizimlerin Milreu harabelerindeki parçalardan esinlenerek yapıldığı düşünülmektedir. (1)
Mağara-tapınak dehlizlerindeki iç duvarlar merdiven duvarları gibi mavi-beyaz seramiklerle kaplı olup, ferforje kapılar ile sonlanmaktadır.
Bu noktadan itibaren lavanta tarlaları ve ağaçlarla kaplı bir patika sizi şahane portakal ağaçları ile kaplı bir koruya götürür. Bahçenin uzak uçlarında, köşkten ve meraklı gözlerden uzak, mahremiyet sağlayacak iki çardak vardır. Bu çardaklardan birinin Rua da Barroca caddesine, diğerinin ise Rua da Horta Nova sokağına cephesi vardır.
Casa da Cascata Terası sıklıkla düğün organizasyonlarında kullanılan bir bölgedir. Biz aslanlı kapıdan giriş yaptığımızda, iki aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi bir düğün yemeği hazırlığı yapılıyordu. Bu saray-otel yurt dışında düğün düşünen yeni evlenecek çiftler için oldukça farklı ve güzel bir alternatif olabilir. Özellikle terasın mavi-beyaz merdivenleri önünde çekilmiş fotoğraflar estetik bir görsellik sunar.
Patamar da Casa do Presépio Terası
Casa da Cascata terasına karşılıklı olarak yerleştirilmiş ve sağlam taş korkuluklarla dekore edilmiş iki kademeli zarif merdivenlerden yukarıya doğru tırmanmak sizi bir üst kademedeki Patamar da Casa do Presépio Terasına ulaştırır.
Terasın merkezinde taş duvarlar ve korkuluklarla çevrelenmiş, ortasındaki kaide üzerinde İtalyan mermerinden yapılmış heykellerin yer aldığı geniş bir havuz bulunmaktadır. Bu heykel kombinasyonunda, iki denizkızı sırtını kayalara yaslarken, uçurum benzeri sarp kayalıkların üstünde ise; aşk meleği ile iki genç kız yer alır. (1) Kaidenin iki yanına deniz kabukları yerleştirilmiştir. Merdivenlerin arasındaki duvarın üzerine yerleştirilmiş canavar şeklindeki çörtenler denizkızlarını çirkin bakışları ile izlerler.
Geniş havuzun arkasındaki üç açıklıklı pavyona erişim, kaliteli bir işçilik ürünü olan, özenle işlenmiş, renkli camlı üç adet demir kapıdan gerçekleşmektedir ve kemerli açıklıklar zarif yalancı mermerler ile kaplanmıştır. Pavyonun iki yanında özenle oyulmuş korkulukları ile köşkün Teras Bahçesine çıkan taş merdivenler yer almaktadır.
Sarayın alt kotundaki Patamar da Casa do Presépio Terası, vitray pencereli büyük pavyonu, su perili fıskiyeleri, seramik kaplamalı nişleri ile oldukça ilgi çekicidir. Karo seramik ressamı Francisco Luís Alves’in yanında, “Doğuş” sahneleri konusunda uzmanlaşmış olan ressam José Pedro da Cruz Leiria da bu çalışmalarda yer almıştır. Duvarların üstünü taçlandıran, Portekiz tarihine yön vermiş Dom (Kral) Carlos I, Vasco da Gama, Goethe, Schiller, Bocage, Feliciano de Castilho, Almeida Garrett, Bismarck and Moltk, Milton, Herculano, Camões gibi simaların büstleri sizi oldukça şaşırtacaktır. (1)
Merdivenlerin hemen yanında, Dekoratör Meira’nın ekibinin çalışması olan Mesih’in Doğuşunu tasvir eden kabartma resimlerin bulunduğu uzun sütunlarla desteklenmiş bir duvar yer almaktadır. Duvarın merkezinde, Machado de Castro’ya ve ayrıca Milton’ın büstüne atfedilen kabartma “Doğuş” sahnesi ön plana çıkartılmıştır. Bu sahne Portekizli ünlü şair Camões’in büstü ile taçlandırılmıştır.
Merdivenlerin simetriğine denk gelen diğer duvarda ise “Alacakaranlık” ve “Şafak”ı temsil eden bir kabartma çalışması vardır. Bu kabartmanın üstünde ise, Vasco da Gama’nın büstü yer almaktadır. Mavi-beyaz seramik kaplamalı üç adet nişin yer aldığı yan duvarın üstünde ise; Portekiz Kralı Carlos I‘in büstü yer alır. Diğer figürün başı koptuğu için yorum yapamayacağım maalesef.
Kabartmalarla işlenmiş her iki duvarın alınlıklarının altında ise; egzotik bitki ve kuş motifleri içeren renkli karo panellere yaslanmış alegorik heykeller ve çeşmeden deniz kabuğuna dökülen sular yer alır.
Bina yerleşkesinin restorasyon çalışmaları sırasında etütlere, çizimlere, duvar işçiliğine, metal işçiliğine, taş işçiliğine ağırlık verilmekle birlikte, caddeden bahçenin merkezine doğru giden patika boyunca yer alan büstler, ulusal sanatçılar tarafından oluşturulan çalışmalar, aydınlatma için yapılan heykeller ve Ferdinando Fabri and Figlio’nun çalışmaları gibi bir dizi sanatsal değere sahip eserler de yaratılmıştır. Taş, pişmiş toprak ve diğer malzemelerden yapılmış bu heykeller ve büstler sadece korkuluklarda kullanılmamakla kalmamış, arazinin birçok kademesine de serpiştirilmiştir. (1)