Selanik: Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer…
03/05/2014Avrupa’nın en batı ucuna yolculuk…
18/05/2014Şimdi istikamet manastıra 200 mt. uzaktaki meşhur “Belem Pastanesi”.
Kuyruk uzamış, tüm turistler tanesi 1.05 euro olan Pastell de Nata yeme sevdasında. Biz de eksik kalmadık ve çabuk ilerleyen kuyruktan ikişer tane tatlı alarak ayrıldık. Bizim “Laz Böreği” benzeri güzel bir yiyecek. Milföy hamurundan yuvalar içine konulan pastacı kremasının üzeri fırında kızartılmış, üstüne tarçın ve pudra şekeri dökülerek afiyetle mideye indiriliyor. Sonraki günlerde de bu tatlı için hiçbir fırsatı kaçırmadık.
Belem’in hemen üzerindeki dev VII.Eduardo parkından, çevre yoluna çıkıyoruz. Çam ormanları, okaliptüs ağaçları, mimozalar ve palmiyeler arasından geçerek şehrin kalbine giriyoruz. Tüm yolların kavuşma noktası Marques de Pombal Meydanı. Kim bu adam ? 1755 deki korkunç depremden sonra, kral bir çadıra sığınır ve başbakan konumundaki asil Markiz idareyi ele alır, köylerden yardıma gelenleri organize eder ve bugün gördüğümüz müthiş imar hareketini başlatır. Sömürgelerden gelen zenginliği Lizbon’a akıtır. Marques de Pombal’den aşağı İstiklal caddesi=Avenida da Liberdade boyunca inip Rossio Meydanı’na geliyoruz. Bu meydanın ortasında iki güzel fıskiyeli havuz var. Etrafta kafeler, tiyatro, arkada Restaudores Meydanı ve Rossio tren istasyonu yer alıyor.
19:30’a kadar serbestiz. Akşam yemeğini de burada yedikten sonra artık yatmaya gideceğiz otele. Rossio Meydanı’nın hemen köşesindeki Vişne likörü=Ginginha satan büfenin önünde soluklanıyor, likörleri kafaya dikip kendimizi Rua Augusta üzerinden sahile atıyoruz.
1755 depreminden sonra şehrin bu bölgesi yeniden imar edilirken, antik çağın tipik “ızgara plan”ı burada uygulanıyor ve birbirine paralel caddelerden serin okyanus havasının içeri girmesi sağlanıyor.