
İsviçre: Bir Kış Masalı
05/02/2025
Göl ve Nehir Kasabaları Gezisi
İçimizi sıkan bir ülke gündemi, deprem, savaş ve yangınlar derken şöyle huzur verici bir tatil planlayalım diyerek yaptığımız gezi rotasını ve ayrıntılı bilgilerini paylaşacağız bugün sizinle.
Canınız kendi arabanızla İstanbul’dan ya da başka bir şehirden çıkıp bu rotayı yapmak isterse, umarız faydalı olur.
Bu tatilde bizim canımızın istediği şey şu idi: “Göl ya da nehir kenarında küçük bir kasaba huzuru” ve bunu ararken de kasabaların en renkli ve en güzellerini bulmaya çalıştık.
Bu minvalde 3 tane rota hazırladık:
- Almanya Ren ve Mosel Nehirleri ile Slovenya Bled Gölü
- İtalya Garda Gölü kasabaları
- İsviçre Interlaken Gölü kasabaları
Ve bu rotalardan ilkini, yani arabayla İstanbul’dan Slovenya ve Almanya gezimizi Haziran 2025’de gerçekleştirdik.
Niye Almanya ile başladınız diyecek olursanız, gitmek istediğimiz hafta sadece orada hava güzel ve yağmursuz idi. Bizim zaten evden araba ile çıkıp Avrupa’ya “road trip” yaparak uzanma sebeplerimizden biri lokasyon ve tarih değişikliğini hava durumuna göre ayarlayabilme özgürlüğümüzün olması ve diğeri de benim uçak korkum (mecbur değilsem ve hedef çok çok uzak değilse binmemeye çalışmam) 😊
Şimdi size “Almanya ve Slovenya Nehir-Göl Kasabaları” gezimize dair bilgi verelim.
Rotamız şöyle idi:
1. Gün: Hırvatistan’ın başkenti Zagreb (İstanbul – Zagreb 15 saat) – Konaklama Zagreb.
2. Gün: Slovenya’da ortaçağ kasabası Radovljica ve Bled Gölü gezisi (Zagreb – Bled Gölü 2 saat).
Bu bölgeyi gezdikten sonra akşamüstü hedefimiz 3 saatlik bir yolculuk sonrası Berchtesgaden, Almanya. Konaklama Berchtesgaden.
3. Gün: Berchtesgaden kasabasını ve Köningssee bölgesini gez. Konaklama Berchtesgaden.
4. Gün: Cochem, Almanya (Berchtesgaden – Cochem 7 saat). Yolda Besigheim‘da mola ver, orayı gez. Gece konaklama Cochem.
5. Gün: Almanya’nın Cochem kasabasını gez. Cochem’e 10 dk uzaklıktaki Beilstein kasabasını gez. Konaklama Cochem.
6. Gün: Cochem’e 1 saat uzaklıktaki Bacharac ve Bernkastel-Kues kasabalarını gez. Konaklama Cochem.
7. Gün: Cochem’den 1 saat uzaklıktaki Idstein kasabalasını gez.Gece Konaklama Frankfurt (Idstein – Frankfurt 40 dk)
8. Gün: Cumartesi: Frankfurt alışveriş ve öğleden sonra dönüş yoluna çıkış – Almanya’nın Frankfurt’tan 4 saat uzaklıktaki sınır şehri Passau’da dinlenme ve kahve molası. Passau’dan 3.5 saat uzaklıktaki Slovenya Maribor’da akşam yemeği molası
Gece konaklama Zagreb (Maribor – Zagreb 1.5 saat)
9. Gün: Zagreb – Istanbul eve dönüş (15 saat)
Belgrad’da mola verip tatili bir gün daha uzatarak dönüş yolunu kolaylaştırabilisiniz. Biz Belgrad’a çok gittiğimiz için eve dönesimiz geldi artık 😊
Plan yolunda gitti mi?
Bu tatil planımızda herşey yolunda gitti mi diye soracak olursanız, Bulgaristan ve Avusturya’da yol yapım çalışmalarına takıldığımız için yol epey uzadı, bazı yerlere istediğimiz kadar erken varamadık.
Bir de Cochem’e bir an evvel varabilmek için yolda mola vermek istediğimiz Besigheim kasabası ile Traben-Trarbach kasabasını elemek zorunda kaldık. Onun dışında yolunda gitti diyebiliriz.
Yine de bu rotanın aynısını yapmak isterseniz bence 7 gün yerine 10 günlük plan yapın çünkü güzel ama biraz yorucu ve fazla koşturmacalı oldu böyle.
Alternatif plan
Bu rota Türkiye’den çıkış yaparak size uzun ve meşakkatli gözükürse, mesela Zagreb ya da Ljubljana’ya uçup, oradan araba kiralayarak yaparsanız da olur. Hatta Slovenya kısmını ve Bavyera Alplerini unutup, Frankfurt’a uçup sadece Rhineland-Palatinate Bölgesindeki şiirsel güzellikteki kasabaları gezmek de bir başka alternatif tabii 😊
İlk gece doğal olarak epey yorgunduk ve Zagreb’e de daha önce gelmiş, gezmiştik ama yine de bir saat kadar şehrin merkezini turlayıp, sonrasında otelimize döndük. Daha önce Zagreb’e geldiğimizde memnun kaldığımız için aynı oteli seçtik yine. Hotel Park 45, merkezi konumu ve rahat bir otoparkı olması nedeniyle bizim için ideal seçim oldu.
Slovenya – Radovljica kasabası ve Bled Gölü
Radovljica, Slovenya’nın Orta Çağ havasını hala koruyabilmiş kasabalarından birisi. O yüzden Zagreb’den Bled Gölü’ne giderken burada bir mola verip, bu küçük ama şirin kasabayı gezdik biraz.
Kasabada görülecek yerler arasında, Radovljica Konağı, Aziz Petrus Kilisesi ile eski şehri çevreleyen Orta Çağ savunma sisteminin kalıntıları sayılabilir.





Bir de kırmızı zencefilli kalp kurabiyeler üreten personeli seyredebileceğiniz canlı müze var. Sadece yarım saatliğine şirin sokaklarında dolaşıp, bir kafede keyif yapmak için bile buraya gelinebilir, tabii yolunuzun üzerindeyse.





Bled Gölü, Slovenya’nın kuzeybatısında, Julian Alplerinde yer alan turistik Bled kasabasına ait bir göl. Burası başkent Ljubljana’ya 55 km uzaklıkta.


Bled Gölü, 2.120 m uzunluğunda, 1.380 m genişliğinde ve maksimum 29,5 m derinliğindeymiş. Dağlar ve ormanlarla çevrili oluşu nedeniyle oldukça etkileyici bir doğal güzellik.


Gölün ortasında küçücük de bir ada var. Bu adacıkta epey heybetli bir kilise yükseliyor. Adaya “pletna” denilen yaklaşık 20 kişiyi taşıyabilen kayıklarla geçiliyor.














Göl kenarında yürümek oldukça keyifli. Tüm gölü çepeçevre dolaşıp yürüyelim derseniz 6 km lik – yani yaklaşık 1.5 saatlik bir yolunuz var. Biz yarım tur yaptık ve daha çok oturup gölü seyre daldık. E dile kolay, taa İstanbul’dan buraya daha yeni 17-18 saatlik yol yapmışız, di mi ama :)
Tabii buradan ayrılmadan önce “Heart of Bled” ile hatıra fotoğrafı çektirmesek olmazdı.
Berchtesgaden & Königssee, Almanya
Berchtesgaden, Avusturya sınırını geçip Almanya’ya girer girmez sizi karşılayan, Bavyera Alplerinin eteğinde şirin mi şirin doğa harikası bir orta çağ kasabası.


Rokoko tarzı süslü püslü resimli evleriyle görsel bir şölen sunan bu kasabada gezinmek gerçekten çok zevkliydi.












Nazi Almanyası döneminde Adolf Hitler’in ikinci karargâhı haline gelen Berchtesgaden kasabasının hemen doğusunda bulunan Obersalzberg bölgesinde Adolf Hitler’in villaları Berghof ve Kehlsteinhaus yer alıyormuş. Hitler’in asansörle ulaşılan eski dağ zirvesi üssü ise şimdi manzaralı bir restorana ev sahipliği yapıyormuş. Huzur tatili istedik yola çıkarken, o yüzden de Hitler’le işimiz olmaz diyerek, biz buraları es geçtik bu sefer.










Almanya’nın 3. en yüksek zirvesi olan Watzmann Dağı ve güneyinde bulunan Königssee (King’s Lake) Gölü, Berchtesgaden kasabasının güzelliğine güzellik katan öğelerden sayılabilir.




Gölün büyük bir kısmı Berchtesgaden Milli Parkı sınırları içinde yer alıyor. Tekne gezileri ile keyifli birkaç saat geçirebilirsiniz burada.














Biz Berchtesgaden kasabasının biraz yukarısında, dağ manzaralı otantik bir otelde kaldık ve çok sevdik. Bu şirin otel, kasabaya dair anılarımıza ayrı bir hoşluk kattı diyebilirim.











Otele gidip gelirken de şöyle manzaralar size eşlik ediyor.







Cochem, Almanya
Almanya’nın Mosel Nehri kıyısında yer alan Cochem, bu tatil rotamızın asıl hedefiydi. Yani tüm bu rota planı Cochem’i görmek istememizle başladı ve diğer her nokta Cochem’e gidelim diye ayarlandı diyebilirim😊
Şimdi hepsini gezip, gördükten sonra Cochem’in gerçekten de gezimizin yıldızı ve rotamızın en güzel noktası olduğunu söyleyebilirim.
Orta Çağ’dan kalma yapıları ve doğal güzelliğiyle gerçekten de bir masal kasabası burası. Tepede Cochem Kalesinin gölgesinde ve Mosel Nehrinin iki yakasında uzanan bu kasaba bize aradığımız huzuru verdi ve bizi çok mutlu etti.
Almanya’nın batısında, Rhineland-Palatinate bölgesinde yer alan bu tarihi kasaba, Mosel Vadisinin incisi diye de anılıyor. Cochem, Almanya’nın ünlü şarap üretim bölgelerinden biri olarak da öne çıkıyor. Özellikle Riesling üzümünden yapılan beyaz şaraplar müthiş, biz deneyip tadarak hem Riesling, hem de Chardonnay şaraplarından aldık 😊






Kasabanın merkezini gezip, meydanda biraz oturduktan sonra, tüm sokakları arşınladık. Her yer tarih kokuyor.








Sonra elbetteki nehrin iki kıyısında da güzel bir yürüyüş yaptık. Bak bak, seyret seyret doyamadık Cochem’e…








Yemek yemek için oturduğumuz yer is bir otelin restoranıydı ve Cochem Kalesi manzarasıyla yediğimiz de, içtiğimiz de kat kat güzelleşmiş oldu.









Gece konakladığımız otele dönerken hem konser, hem de şarap tadım etkinliği yapıldığını gördük. Yorgunluğumuza rağmen ortama girip, eğlenceye biraz da olsa katılmamak olmazdı.
Cochem’in en meşhur simgesi, 11. Yüzyıldan kalma Cochem Kalesi, Orta Çağ atmosferini yansıtan mimarisi ve tepeden kuşbakışı kasabaya bakan konumu ile gezmeye değer bir yer. Bu kaleyi Cochem’deki ikinci günümüzde gezdik.





Kale pek çok dilde rehber eşliğinde ve gruplar halinde gezilebiliyor. Ben kendim gezerim diyemiyorsunuz.











Biz bu kaleyi gezmekten büyük keyif aldık. Tepeden Cochem manzarası da ayrı bir güzeldi.











Biz Cochem’e arabayla 7-8 dk uzaklıktaki Pollmanns Otelinde kaldık. Burayı seçme sebebimiz, hem Cochem merkezindeki otellerin çok pahalı oluşu, hem de burasının rahat bir otoparkı olmasıydı. Çok şahane olmasa da, bir nehir manzarasına da sahipti.





