Prenses Grace Kelly’nin güzel ülkesi: Monako
25/06/2014Fransız Rivierası’nda kanallar üzerinde bir masal kasabası…
15/07/2014Isola Bella
Isola Bella, Stresa’ya göl kenarından 400 metre mesafede yer alan 320m x 400m ebatlarında bir ada olup, sanat eserleri ile süslü barok stildeki Borromeo Sarayı (Palazzo Borromeo), İtalyan stilindeki 37 metreye yükselen 10 kademe ile göle ulaşan bir bahçe ve küçük balıkçı kasabası olarak bölünmüş.
1630 yılında, Carlo III Borromeo, karısı Isabella D’Adda’ya ithafen bu sarayı yapmaya başlamış. Bu nedenle adanın adı da önce Isola Isabella, sonra ise kısaltılarak Isola Bella olmuş. Bu arada, “Bella” İtalyancada “güzel” demek. Ada cidden adı gibi çok güzel.
Serbestçe dolaşan beyaz tavus kuşları ortama büyüleyici bir renk katıyor. Mis kokulu çiçekler, nadir bulunan egzotik bitkiler, kuşlar hem göze, hem kulağa, hem de koku alma duyularınıza hitap ediyor.
Borromeo Ailesi, Maggiore Gölü’nde uzun süre feodal bir beylik yürütmüş, bu sayede göle birçok mimari eser ve heykelle damgasını vurmuş.
Saray ve bahçesi çeşitli değişiklikler ve inşaata zorunlu ara vermeler yüzünden 1671 yılında açılmış. Sarayda kubbeli parti odası, balo odası, müzik odası ve altı adet yer altı odası var. Odaların içinde değerli tablolar yer alıyor.
Yer altı odaları oldukça çarpıcı. Bu odaların zemini, tavanı ve duvarları deniz kabukları, çakıl taşları ile kaplı. Aynı zamanda sıcak havada serin bir sığınak görevi görüyor.
Madalya odasından Alp Dağları’nın muhteşem görünümü harika…
Saray gezisinden sonra sıra Babil’in Asma Bahçeleri gibi göle doğru inen 10 katlı terastan oluşan bahçeyi gezmeye geliyor. Borromean Körfezinin ılıman iklimi adaya bir armağan. Zengin bitki çeşitliliği çeşitli kuşlara ev sahipliği yapıyor. Beyaz tavus kuşları bahçeye yaraşır bir güzellikte etrafta salınıyorlar.
Açık hava tiyatrosu üst üste binmiş bahçelerin en sonunda ve dört elementi tasvir eden heykellerle kaplı. En üst noktasında Borromeo Ailesinin simgesi tek boynuzlu at heykeli (unicorn) var. Bu heykelin iki yanında sanat ve doğayı temsil eden daha küçük iki heykel bulunuyor.
Bahçe geometrik desenli çitler, süs havuzları, çeşmeler, 17. yüzyıl ortalarından kalma heykellerle süslü. Bu bahçede daha neler yok ki… Nilüferler, narenciye ağaçları, açelya bahçesi, 150 yıllık defne ağaçlarına ev sahipliği yapan “Piano della Canfora” bölümü, İngiliz stili bahçe Giardino dei Fiori’deki lotus çiçekleri…
Kısacası Isola Bella en müşkülpesent turisti bile memnun edecek donanıma sahip… Dünya yüzünde bir cennet…
Stresa
Isola Bella’dan kalkan son tekne ile Stresa’ya döndük. Tipik seyahat davranışımız olan ailelerimize kart atma işlemini tamamladık…
Via Cavour caddesinde limoncello ve benzeri İtalyan lezzetlerini satın aldığımız “La Cambusa” adlı dükkâna akşam yemeği için güzel bir yer sordum. Satıcı “Göl kenarındakiler hem pahalı hem de kalitesiz” dedi. Bize sokak arasında kimsenin kolay kolay bulamayacağı gurme işi bir restoran tarif etti. Biz de güzel caddelerden yürüyerek o restoranı bulduk. Ne şaşırtıcıdır ki; Ristotante II. Vicoletto küçücük ama inanılmaz kalabalıktı. Yemekler ve sunum muhteşemdi. Ben bonfile, Murat ise tavşan eti yedi. Kesinlikle tavsiye edilir. Adresi: Vicolo del Poncivo,3 Stresa…
Restoranda İsviçreliler ile arka masada Türkçe konuşan bir çift vardı. Kız başörtülü idi oğlan ise sanırım hassas. Çünkü şarap bardaklarını geri gönderdi. Kullanmayı reddetti. Bizim de Türkçe konuştuğumuzu duyunca İngilizce konuşmaya başladılar. Yemekten sonra başka bir yere kahve içmeye gittik.
Bence Stresa çok sakin bir yer. Emekliler kenti gibi. Sadece tekne turu için önerilir. Akşam eğlenmek isteyenlere uygun bir yer değil.
Navigasyon cihazı ile geri dönelim dedik ama TomTom bizi dağlara doğru yönlendirince biraz tırstık. Meğer kestirmeden otoyola çıkartmış bizi alet. Tünellerden geçip otelimize ulaştık.
3 Comments
Merhabalar,
Toplamda kaç günde gezdiniz Göller Bölgesi’ni?
Merhaba her göle bir gün ayırdık ama gezeceğimiz küçük kasabaları seçtik. Como, Maggiore ve Garda’da daha görülecek pek çok şirin kasaba var. Son Milano gezimizde Orta Gölüne gittik. Onu da eklemeyi istiyorum. Tam ortasında tekne ile geçilen minicik bir ada var. İçinde de süper bir restoran. İtalyan dostlarımızla gezdik. Ona tek gün yeter mesela. Diğer adaları tamamen gezmek için 2-3 gün lazım bence. İyi yolculuklar :)
Teşekkürler, yanıtınız için. :)