Brigitte Bardot’un meşhur ettiği balıkçı kasabası: St. Tropez
20/07/2014Farklı bir Yunan Adası gezisi: Volkan Adası Nisyros’da bir gün…
07/08/2014Limanın en güzel yerinde, Belediye’nin hemen yanında “Fanos Travel” ilk durağımız. Fanos Travel’in sahibi Dimitri yakın bir arkadaşımızın yeğeni ile evli, yani enişte oluyor bu durumda…Kiralayacağımız araba ve gitmeyi düşündüğümüz volkan adası Nisyros turu hakkında konuşuyoruz ve yarınki Nisyros turuna adam başı 25 €’luk bilet alıyoruz… Bu ilginç adayı bir başka yazıda anlattım, araya sıkışmayacak kadar güzel bir gündü, isterseniz Nisyros Adası gezi yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Şimdi İstikamet otelimiz Paritsa. Limandan sadece 3 sokak ilerde, güzel bir köşe başında arz-ı endam ediyor, önüne şık şemsiyeleri ile ufak bir de cafe bölümü açmışlar. Eşim inanmıyor, bu otel bu paraya olamaz, herhalde bir yanlışlık var, dur bakalım neler olacak diyerek hayretler içinde, gecelik bir kişi 22 TL, öğrenci yurdu fiyatına… Giriş güzel, siyah mermerler, şık koltuklar, ufak bir bar ve solda resepsiyon, otelin sahibi ve her an işinin başında olduğunu öğrendiğimiz Manolis bizi karşılıyor ve ikinci kattaki odamıza çıkıyoruz.
Yanyana iki ahşap yatak, dolap, tuvalet masası, saç kurutma, TV ve çoook temiz bir banyo. Önümüz balkon, buzdolabı ve klima mevcut, her yer pırıl pırıl, daha ne isteriz? Kaldığımız 5 gün boyunca hergün temizlik yapıldı ve 2 kez de çarşaflar yenilendi. Biz bu oteli sevdik, tavsiye ederiz…
Kısa bir dinlenmenin ardından sokaklardayız… Hava parçalı bulutlu ve ılık, tam gezmeye uygun. Deniz tatili düşünmediğimiz için bu mevsimde ucuz fiyatlarla Kos’un keyfini çıkarmaya hazırlanıyoruz.
İlk durağımız, önceki Kos gezimizde tanıyıp sevdiğimiz Caravelle Taverna’ya geliş raporu vermek. Otelimiz, Caravelle’nin konuşlandığı plaja da 300 metre uzaklıkta..
İbrahim Bey ve yeğeni Egemen’le sohbet ve birer güzel kahveden sonra akşama masamızı ayırtıp, biraz plajları kontrol ettikten sonra, şehrin merkezine doğru yürüyüşe geçiyoruz. Daha önceki Kos yazımda da belirttiğim gibi Kos’da Osmanlı’dan kalma önemli sayıda Türk nüfusu var, çoğu turizmden geçiniyor. Lokanta, hediyelik eşya ve kuyumculuk konularında da başarılılar. Yaptığımız sohbetlerde kamu çalışanlarında durumun çok kötü olduğunu, maaşlarda kesintiler olduğunu, kendilerinin serbest iş kollarında daha iyi durumda olduklarını, Türk turistlerin adalara çok güzel para bıraktıklarını söylüyorlar.
Limanın en güzel bölümü kalenin yanı başındaki palmiyeli yol, bu yolun üstünde, eski şehrin önemli bir meydanını kaleye bağlayan şirin bir köprü var. Alttaki yol, Psalidi bölgesine ve yeni marinaya devam ediyor..
Hipokrates’in derslerini verdiği meşhur çınarın olduğu meydan yine yeşillik ve serin, hikayesi biraz uydurma olduğu belli olan çınar 600 yıllık diyorlar. Hani Hipokrates altında ders vermişti? Üstad M.Ö. 460 yılında bu adada doğduğuna göre bu çınar ancak bir hikaye olarak tarihe geçmeli. Çapı 12 metreymiş, alttan destekler olmasa her an çökebilir ve altındaki Lonca camii şadırvanı zarar görebilir…
18. yüzyıla tarihlenen camii sonraki yıllarda tamir görmesine rağmen şu anda terk edilmiş durumda. Alt katındaki geçitte caminin vakfına ait hediyelik eşya dükkanları var. En güzel ve göz alıcı nokta, antik devşirme parçaların kullanıldığı şadırvan. Belli ki bir de mezarlığı vardı bu yapının, etrafta çok kötü durumdaki iki mezar taşı bunun belgesi.
Yapının külliyesine ait olduğunu tahmin ettiğim hamam, bugün gece klübü olarak kullanılıyor. Hamamın kubbeleri delinerek yapılan ve aralara sokuşturulan havalandırma boruları tam bir felaket…
Lonca Camii’ne komşu alanda, şehrin tam kalbinde antik Agora yer alıyor. İtalyan kazılarının ortaya çıkardığı yapılar korunaklı bir alanda gezilebiliyor bu havada…