Sicilya Gezisi Yazı Dizisi: Bölüm 2 – Etna Maceramız
12/07/2017Sicilya Gezisi Yazı Dizisi Bölüm 3 – Romantizmin doğa ve tarih ile buluştuğu nokta: Taormina
30/10/2017ÇİVİT MAVİSİ, KİREÇ BEYAZI, BEGONVİL PEMBESİ, ÇOKCA DA LACİVERT …
Mavi beyaz rüya: Yunan Adaları – Süha Zuhal Kılıç yazdı…
Ege kıyılarımız, Ege denizimiz düşündükçe içimi ısıtır, mutluluk verir, hayaller kurdurur…
Ege Denizi Yunanistan ve Türkiye’ye bahşedilmiş bir lütuftur.
Sakin, naif, lacivert gözlü bir kız gibidir Ege Denizi.
Üzerinde de adaları sanki mücevherleri.
Kim Ege’ye aşık olmaz ki?
Ege’ye aşık olanlardan biri olarak, yaz tatilimizi Ege ile öyle çok dolduralım ki uzun süre özlemeyelim dedik ve bu sefer de karşı kıyıya, Ege’nin diğer tarafına, Yunan Adaları’na doğru demir aldık. O kadar güzeldi ki bunun sonucu olarak da ortaya böyle güzel ve özel bir tatil anısı kaldı. İşte ada hikayelerimiz!
MİDİLLİ ADASI – LESVOS
Bu yaz gezebildiğimiz kadar çok Yunan Adası’nı gezmeye karar verdiğimiz için, tatilimizin bir kısmını geçirdiğimiz Kuzey Ege bölgesindeki en yakın ada ile başlayalım dedik ve ilk olarak Midilli’yi seçtik. Midilli’ye diğer adı ile Lesvos Adası’na Ayvalık’tan kalkan feribotlarla 1.5 saat süren bir deniz yolculuğu ile ulaştık. Turyol’dan aldık biletimizi ama farklı seçenekler de var. Turyol’un ofisleri hem Ayvalık’da hem de Midilli’de hemen gümrük binasının karşısında yer alıyor. Ayvalık’tan kalkan feribotlar Midilli Adası’nın Mytilene şehrine varıyor. Ayvalık ve Midilli arası bir sabah bir de akşamüzeri olmak üzere karşılıklı iki sefer düzenleniyor. Adaya giden Türkler kadar, Ayvalık’a gelen Yunan da çok.
Mytilene
Biz Midilli Adası’nda iki gün kaldık. Mytilene’de konakladık. İkinci günümüzde adayı baştan başa gezebilmek için en iyi yol olan araba kiralama seçeneğini tercih ettik.
Midilli Adası Yunanistan’ın 3. büyük adası. Mytilene şehri adanın baş şehri. Mytilene’deki Ermu caddesi, sahile paralel uzanan, bütün mağazaların, tavernaların ve pansiyonların bulunduğu en hareketli ve işlek cadde. Konaklamak için ideal ama büyük oteller yok Midilli’de.
Feribot Midilli’ye ulaşırken, Midilli’nin siluetinde gözümüze ilk çarpan iki güzel yapıdan biri Agios Therapon Kilisesi ve Midilli Kalesi oldu. Oldukça fazla tarihi eser barındıran Midilli’de gece hayatı da çok hareketli. Ermu Caddesi’nin kuzey ucundaki Epano Skala bölgesinde meyhaneler sıralanmış. Tüm Yunan Adalarında olduğu gibi Midilli’de de deniz ürünleri meşhur. Özellikle en lezzetli sardalya balığı ve ahtapot Midilli’de çıkıyormuş. Yunan rakısı Uzo’nun anavatanı olan adada 11 milyon zeytin ağacı varmış. Adanın elverişli iklimi, farklı zeytin çeşitleri, güçlü aroması Yunanistan’ın en kıymetli zeytinyağının burada üretilmesini sağlamış. Bizim Midilli’ye gittiğimiz tarih öyle sıcak günlere denk geldi ki sıcaktan bunalmamak için önce odamızda klimanın altında bir süre kendimize gelmeye karar verdik. Zaten öğlen olunca siesta zamanı. Birçok dükkan, taverna kapanıyor ve şehir birden sessizleşiyor. Kışın da siesta var mı bilmem ama siesta yazın çok iyi fikir.
Midilli 450 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmış. Hristiyan ve Müslümanlar birlikte yaşamışlar… Adanın çeşitli bölgelerinde bir çok Osmanlı çeşmesi var. Çarşının merkezinde Ermu Caddesi’nde görülen ve adadaki en büyük cami Yeni Cami restore edilmeyi bekliyor. Restore edilmeyi bekleyen Yeni Cami ile Şalvarlı Caddesi, Midilli’nin 450 yıllık Osmanlı’nın belgeseli gibi. Caminin yakınında yine harap durumda olan Çarşı Hamamı var. Bu iki eser de II.Mahmut döneminde yaptırılmış. Caddenin bitiminde şu anda sergi sarayı olarak kullanılan tarihi Halim Paşa Konağı var.
Şehrin en önemli yapılarından olan Midilli Kalesi, Doğu Akdeniz’in en sağlam kalelerindenmiş. Imparator Justinyen tarafından inşa edilmiş daha sonra tarih boyunca Bizanslılar, Cenevizliler ve Türkler tarafından kullanılmış ve yenilenmiş.
U şeklindeki sahil şeridinin bir tarafında gümrük ve liman diğer tarafında ise çok şirin tavernalar, kafeler, yatlar, balıkçı tekneleri ve hediyelik eşya dükkanları bulunuyor. Tam bir sahil şehri olan Mytiline’de güneşin batışı da harika!
Molivos
İlk gün sıcak hava elverdiği sürece şehri keşfettik ve ertesi sabah erkenden kiraladığımız arabayı alarak adanın en güzel şehri olduğunu duyduğumuz Molivos’a doğru yola koyulduk. Molivos’a yaklaşık 1,5 saat süren bir yolculuk sonrası vardık. Molivos Mytiline’nin aksine daha düzenli, tek tip taş evlerden oluşan mimarisi, turkuaz renkli denizi ve güzel plajları, görkemli kalesi ile daha ilk görüşte bizde hayranlık uyandırdı. Bu arada Molivos, Asos’un tam karşısında yer alıyor. Asos’un kardeş şehri gibiydi çünkü hem denizi hem mimarisi çok benziyor. İsimleri bile kafiyeli Asos – Molivos :)
Molivos’a giderken Mantamados şehrinden geçiliyor. Bu şehirde Taksiarhis Manastırı var. Efsaneye göre manastıra saldıran korsanlar, 40 rahipten 39 unu öldürür. Sağ kalan rahip, diğer rahiplerin kanıyla Taksiarhis’in ikonasını yapar. Bu ikona kilise içinde sergileniyor.
Mimarisi, tarihi ve romantik atmosferi ile ün yapmış olan Molivos, Unesco ödüllü bir şehir. Begonvillerin ve sarmaşıkların gölgesinde harika bir görüntü sergileyen Arnavut kaldırımlı sokaklar, taş evler çok etkileyici. Mytilene kalesi gibi, Bizans tarafından yapılmış, Cenevizliler tarafından da kullanılmış olan Molivos Kalesi’nden manzara harika! Yükseklerde göz alabildiğince Ege manzarası sunan kafeler, tavernalar var limanda ise çok şirin, denize sıfır kafeler, restoranlar balıkçı tekneleri tipik Ege kasabası görüntüsü veriyor.
SIGRI
Midilli Adası’na gelmeden çok önce belki de iki yıl önce biyolog Rıfat ÇIĞ’ın Sigri köyündeki “ Taşlaşmış Fosil Ormanı ” belgeselini ilgi ile izlemiş ve bir gün Midilli’ye gidersek mutlaka bu köye gidip Taşlaşmış Fosil Ormanı Müzesini gezmeyi aklımın bir köşesine yerleştirmiştim.
Adanın en batı ucunda Sigri ile Erossos kasabaları arasında kalan volkanik bölge enteresan bir yapıya sahip ve adanın doğusu ile hiç alakası yok. Günümüzden yaklaşık 20 milyon yıl önce Kuzey Ege’de devam eden volkanik faaliyetler sebebiyle adada meydana gelen bir dizi volkanik patlama ve püskürtme sonucu volkanik çamur seli, kül, geniş alanlara yayılarak bitki örtüsünü kaplamış ve böylece fosil ormanı bugünkü halini almış. Taşlaşmış ağaçların yoğun olduğu Fosil Ormanı ortaya çıkmış. Bu bölge doğal, jeolojik ve paleontolojik değerinden dolayı 1985 yılında Yunanistan tarafından koruma altına alınmış.
Tabii ki bizim bu volkanik araziyi gezme şansımız olmadı hem sıcaktan hem de zaman planlaması sebebiyle. Bu yüzden Fosil Ormanının en gözalıcı öğelerinin sergilendiği müzeyi gezdik. Müzede sergi salonunda ve büyük bahçede birçok ağaç kökü, yaprak, bitki ve ağaç fosilleri sergileniyor. Sismik oda, Deprem simülatörü, bilimsel ve eğitsel faaliyetlerin sergilendiği bölümler de görülmeye değer.
Sigri o kadar küçük bir köy ki, burada sadece birkaç ev ve bir restoran var. Denize girmek için güzel doğal plajlar tercih edilebilir.
Agiasos Köyü
Sigri’den dönerken son olarak Agiasos Köyü’ne uğradık. Şirin bir Ege Köyü. Midilli Adasında geleneksel mimari hemen hemen tüm köylerde korunmuş. Burada Ege Adalarının çoğunda olduğu gibi kireç beyazı evler değil de taş ve ahşaptan yapılmış evler var. Adanın taş işleme ustaları ünlüymüş zaten. Korsanlardan korunmak için alt katları yüksek, dış kapıları ağır taşlardan yapılırmış evler. Agiasos Köyü’nü de geleneksel bir köy görmek için ziyaret ettikten sonra Mytilene’ye dönerek bir günlük ada turumuzu tamamladık.
Denize girmek isteyenler için adanın güzel plajları var. Biz daha çok kültür turu yapmayı tercih ettiğimiz için adada denize girmedik. Araba ile bu plajların çoğunun yanından geçtik. Skala Eressos, Vatera, Petra, Anaxos, Agios Isidoros, Skala Kollonis bu plajlardan popüler olanları.
Osmanlılar, Lesvos yani Midilli Adasını, hemen hemen her şeyi ürettiği için ‘imparatorluğun bahçesi’ olarak adlandırıyorlarmış. Kendi kendilerine yettikleri, geleneklerini korudukları ve güzel yaşamaya alışık oldukları için saray adada yaşayanları ayrı bir yerde tutuyormuş; o yüzden hiç sorun yaşamamışlar. Bu arada son bir tarihsel bilgi: Midilli Adası Barbaros Hayreddin Paşa’nın da doğduğu yer.
Midilli Adası’nın bir diğer önemi ise antik dönemin en önemli lirik şairi ve Platon’a göre 10. sanat perisi olan Sapho’nun 7.yy’da Eressos’da doğmuş olmasıdır. Rivayete göre ay ışığında geceleri dolaşıp hala aşk şarkıları söylermiş. Heykeli yapılan Sapho, antik sikkelerde bile yer almış. Dünya Edebiyatında hala saygın bir yere sahip olan Sapho sebebiyle adada her Eylül ayında Uluslararası Kadın Festivali düzenleniyor ve özellikle dünyanın farklı yerlerinden lezbiyenler Sapho’ya duydukları bağlılık yüzünden adaya geliyorlarmış. Lezbiyen kelimesinin kökeni Lesvos Adası’na dayanmaktaymış.
Yanıbaşımızdaki Midilli Adası’na günübirlik de gidilebilir, bizim gibi iki gün kalarak da her yerini rahatça keşfedebilirsiniz. Özellikle Molivos, Midilli seyahatimizde bizim en çok hoşumuza giden şehir oldu.