5 Günlük Roma tatili – Bölüm 2: Roma Şehir Turu
13/03/2024Balkanlar ve Dalmaçya Kıyıları Gezisi – Bölüm 1: Rota
04/04/2024Vatikan ve Trastevere gezi notlarımız
1378 yılından sonra papaların ikametgahı haline gelen Vatikan, 1929 yılında Mussolini ile imzalanan Laterana Antlaşması’ndan sonra İtalya’dan bağımsız egemen bir devlet olmuştur. Roma‘da şehir içinde ayrı bir devlet yani😊
Vatikan, 1506 yılından itibaren İsviçreli muhafızlardan oluşan bir birlik tarafından korunuyor. Muhafızlar Michelangelo tarafından tasarlandığı söylenen mavi kırmızı turuncu renkli üniformalar giyiyorlar.
Papalığın bir gazetesi, bütün dünyaya yayın yapan bir radyo istasyonu, kendi içinde dükkanları, bankaları, küçük bir tren istasyonu ve kendi Vatikan pullarını kullanan hızlı ve verimli bir posta hizmeti var. Vatikan Müzesi’nin çıkışında isteyenler Vatikan pullarını kullanarak sevdiklerine kartpostal gönderebiliyorlar.
Vatikan San Pietro meydanı, San Pietro Bazilikası, Papalık Sarayı ve bahçelerden oluşan 1 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Vatikan’a girerek dünyanın en küçük ülkesine girmiş oluyorsunuz ancak herhangi bir pasaport kontrolü yok.
Vatikan Müzesi
Vatikan’ın içerisinde yine bizi inanılmaz uzun kuyruklar karşıladı. Tüm bu kuyruklar San Pietro bazilikasına girmek için çünkü Vatikan’ın meydanına girmek ücretsiz. Biz önce bir karmaşa yaşadık Vatikan Müzesi için bilet almıştık ben biletin de Vatikan meydanında olduğunu düşünmüştüm ancak öyle değilmiş. Vatikan’a 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Vatikan müzesine ayrı bir kapıdan giriliyor. Yine burada kuyruklar var ancak önceden alınan bilet avantajını kullanarak beklemeden giriş yaparak müzeyi gezmeye başladık.
Vatikan Müzesi’ne en az 2 -3 saat ayırmak lazım. Dünyanın en zengin sanat koleksiyonlarına sahip olan Vatikan müzelerinin 7 kilometre uzunluğundaki odalar ve galeriler bütünü baş döndürücü. Mısır mumyalarından, Yunan ve Roma heykellerinden, Ortaçağ ve Rönesans başyapıtlarına ve modern, dinsel sanat eserlerine kadar insanı sersemletecek bir bolluk ve çeşitlilik var. Tek bir biletle 8 müze, 5 galeri, Havariler Kütüphanesi, Borgia daireleri ve tabii ki benzersiz Sistina Şapel’i gezebilirsiniz. Sersemletecek bir bolluk derken bir benzetme yapmıyorum, gerçekten de müzeden çıktığımızda sanat eserlerinin bolluğu ve renkliliği yüzünden başımız döndü ve akşam kendimizi inanılmaz yorgun hissettik. Hatırlıyorum da Polonya’dayken oradaki yeşillik karşısında yeşil zehirlenmesi olmuştu bende, burada da sanat zehirlenmesi oldu 😊.
Her bir galeriyi ağzımız açık gezdikten sonra Rafello Odalarını geçip, sonra Sistina Şapel’e vardık.
Vatikan’ın 7 kilometrelik koridorları boyunca başımız döne döne yürüdüğümüzde, aşağıda sıraladığım bölümleri gezerek müzenin giriş kapısına yakın bir yerdeki çıkış kapısından müzeden ayrıldık…
1.Museo Gregoriano Egizio (Egyptian Art)
2. Museo Chiaramonti (Greek & Roman Art)
3. Braccio Nuovo (Greek & Roman Art)
4. Museo Pio Clemento (Greek & Roman Art)
5. Sala Delle Nozze Aldobrandine (Greek & Roman Art)
6. Museo Cristiano (Early Christian Art)
7. Musei della Libreria Vaticana
8. Museo Profano (Decorative Art)
9. Museo Gregoriano Profano (Greek & Roman Art)
10. Museo Pio Cristiano (Early Christian Art)
11. Pinacoteca (Sanat Galerisi)
12. Sala Rotonda (Oval Salon)
13. Sistina Şapeli
Rafaello Odaları hakkında:
Papa tarafından yeni ikametgahını dekore etmesi için görevlendirildiğinde Rafael Sanzio 26 yaşındaymış. 1509 yılında görevlendiriliyor ve kendisi 1520’ye dek burada çalışmalarını sürdürüyor. Yani tam 11 yıl! Onun ölümüyle öğrenci ve çırakları kalan işi tamamlıyor. Bu dört oda Sala di Constantino (İmparator Konstantin Salonu), Heliodorus Odası (Stanza di Eliodoro), Stanza della Segnatura (İmza Odası), Stanza dell’Incendio del Borgo (Borgo’daki Yangın Odası).
Sistina Şapeli kardinallerin yeni papa seçmek için meclisler topladıkları özel bir şapel ve Katolik kilisesinin ihtişamının en güzel sanatsal ifadesi burada görülebilir. 15. yüzyılda yapılan şapel, 20 yıl süren ve 1994’te tamamlanan devasa bir proje ile restore edilmiş. Fresklerin canlılığı dikkat çekici, hatta fresklerin orijinalliğini kaybettiğine dair karşı çıkanlar olmuş. Bu alanda inanılmaz bir kalabalık birikiyor ve görevliler herkesi ortaya toplayarak sessiz olması konusunda uyarıyor. Fotoğraf ve video çekmek kesinlikle yasak.
Bazilikanın arkasında kalan yer Vatikan Bahçeleri. Bahçeler, Rönesans ve Barok tarzdaki fıskiyeler ve heykellerle süslü, tarihi 13. yüzyıla dayanan bir yeşil alan.
Müzeden ayrılırken Vatikan Müzesi’nin meşhur merdivenlerinden de indik. Bu merdivenler, müzeye girer girmez en dikkat çeken ve Vatikan Müzesi denilince akla gelen, o herkesin fotoğraflarını süsleyen merdivenler. 1932 yılında Giuseppe Momo tarafından Bramante’nin spiral merdivenlerinden esinlenilerek dizayn edilmişler. En önemli ve ilgi çekici özelliği merdivenin bir DNA dizilimi gibi çift sarmallı, döne döne, spiral şeklinde aşağı iniyor olması ve hem üstten hem alttan bakıldığında harika fotoğraf kareleri vermesi. Biz de eksik kalmadık tabi 😊
Çıkış kapısından hemen önce son bir sergi daha gezdik. Oldukça enteresan olan bu sergi Papa’nın ziyaret ettiği okyanus ötesi ülkelerden hediye edilen masklar, objeler ve heykellerden oluşuyor.
Trastevere
Vatikan gezisini bitirdikten sonra günün kalanını değerlendirmek için Trastevere bölgesine geçmeyi planlamıştık. Trastevere’ye giderken yolunuzun üzerinde Tiber Nehrini, Tiber Adasını ve Sant’Angelo Kalesini görebilirsiniz.
Trastevere, Tiber’in karşısı anlamına geliyor ve burası çok eski zamanlardan bu yana Roma’nın işçi sınıfının mahallesi olmuş. Son zamanlarda açılan şık dükkanlar, kafeler, kulüpler ve restoranlar ile sınıfsal görüntüsü değişmiş olsa da, semtin kalbi olan meydanlar ve civarındaki parke taşlı sokaklar ile eski mahalle dokusunu kolaylıkla hissedebiliyorsunuz.
Roma kent merkezine alternatif bir merkez olan bu bölgenin Piazza Santa Maria ve Piazza di San Calisto meydanları günün her saati renkli ve hareketli.
Trastevere, yerel Roma halkının sıcaklığı, manavı, kasabı, çiçekçisi, şarküterisiyle bir yandan küçük sıradan bir mahalle, diğer yandan kafeleri, restoranları, barları, kitap kafeleri, entelektüel ortamları ve butikleriyle ise son derece havalı ve turistik bir bölge. Tek tek baktığınızda eşsiz görünen binaların bir araya gelişlerindeki kusursuz bütünlük Trastevere’yi, Roma’nın en özel yeri kılıyor.
Labirent gibi dar sokakları, renkli evleri, taş sokakları ve yaşam enerjisiyle sizi içine çekecek olan Trastevere’de Pasta & Vino adlı restoranda ünlü İtalyan makarnasının tadına bakmayı ihmal etmedik.
Roma gezi yazı dizimizdeki diğer iki bölüme aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü mezunu. Halen İngilizce öğretmeni olarak görev yapmakta. Çocukluğunda başlayıp bugüne kadar sürdürdüğü dünyanın dört bir yanından edindiği mektup arkadaşlıkları, seyahat belgesellerine ve tarihe olan ilgisi, farklı kültürleri öğrenme isteği yıllar geçtikçe artmış, bu hem İngilizce öğrenmesine hem de seyahat etmesine katkı sunmuştur. Öğretmenlik mesleğinin tatil imkanları ve aynı ilgi alanlarını paylaştığı tarih öğretmeni olan eşi sayesinde tam zamanlı öğretmen, yarı zamanlı gezgindir. Hobileri arasında doğa fotoğrafçılığı, kamp kurmak, trekking yapmak, çiçek yetiştirmek, kitap okumak ve gezi yazısı yazmak gelmektedir.