Washington D.C: Başkentte bir gün…

Amerika gezim – Bölüm 1 – Washington

Dilek Hamutçu Baykal yazdı…

Amerika’nın Doğu Yakası tatili yazı dizisine Washington D.C. ile başlıyoruz.

Washington D.C. 1800 yılından beri ABD’nin başkenti. İlk başkan George Washington 1791 yılında Fransa doğumlu mimar Pierre Charles L’Enfant’ı şehri planlaması için görevlendirmiş. Bu planlamada çok büyük meydanlara ve parklara yer verilmiş. Washington sadece bir başkent değil aynı zamanda müzeleri, sanat galerileri, kütüphaneleri ve anıtlarıyla bir kültür merkezi.

1840 yılında 44,000 olan nüfus bugün 650,000’i aşmış ve nüfusun üçte ikisi devlet görevlisi olarak çalışıyor.

Şehir gerçekten de geniş caddeleri, az trafiği, yemyeşil parkları, bu parklarda oynanan maçları, muhteşem anıtları ve görkemli binaları ile görülmeye değer.

Gezi planımda bahsettiğim üzere benim ilk durağım Washington’dı biliyorsunuz. Boston’dan Amtrak treni ile geldim.

Burası Union Station Tren İstasyonu. Bu tarihi bina 1908 yılında yapılmış.

İstasyonun içi de en az dışı kadar görkemli ve büyük. Alışveriş yapacağınız mağazalar, yemek yiyebileceğiniz güzel yerler var. Ben gece kalmayacağım için çantamı emanete bıraktım.

Trenler konforlu ve temiz. Yer seçemiyorsunuz ve ayrıca bagajınızı yanınıza alıyorsunuz. Yemek ve yataklı vagonlar da varmış ama ben kullanmadım.

Koltuklarınızın yanında priziniz ve çok kötü olmayan internet var. Bu servisi Greyhound otobüsler de veriyor, aklınızda olsun. Bu arada karşılaştırmak gerekirse, tren biraz pahalı. Ben bu yolculuğa $180 ödedim.

7 saat süren gece yolculuğundan sonra sabah 06:00 da Washington’a vardım. Gezime tabii ki Beyaz Saray (The White House) ile başladım.

White House 1814 yılında İngilizler tarafından yakılmış ve 1820 yılında tekrar yapılmış. Yeniden yapım esnasında yanına idare binaları eklenmiş.

Beyaz Saray’dan sonra The National Mall diye bilinen şehrin merkezine geldim. Gezerken hep yürüdüm. Hava çok sıcak olmasına rağmen çok zevk aldım. Sadece bu bölgeyi gezdim, parklarda oturdum.