Baltık Ülkeleri Gezisi…
25/11/2014Riga Klusais Centrs – Art Nouveau Bölgesi
27/11/2014Riga’da Konaklama
26 Temmuz’da kaldığımız ilk otelimiz Wellton Centrum Hotel & Spa son derece merkezi bir konumdaydı. Zemin kattaki oda geniş bir terasa ve aydınlık pencerelerine bakıyordu. Nedense oteli fazla beğenmedim. O nedenle booking.com sitesinden dönüşten önce kalacağımız oteli değiştirdim. Tavsiyem biraz daha fazla ücretli olmasına rağmen iptal edilebilir oda almanız olacaktır. İnsan bir anda fikrini değiştirebiliyor ya da bende olduğu gibi bir şeyler içine sinmiyor kişinin. Böylece tadınız kaçtığında oteli her an değiştirme şansınız oluyor. Oteli internet üzerinden değiştirirken karşılaştığım sorunu booking.com müşteri hizmetleri anında çözdü. Hizmet odaklı çok iyi bir site. Otel temiz, yeni ve şıktı aslında. Belki üst katlardaki odalar daha güzeldir ama alt kattaki oda bana hitap etmedi. SPA ücretsizdi ve 22.00’de kapanıyordu. Maalesef vakit kalmadığından deneyemedik. Riga’yı keşfetmek çok daha keyifli olduğu için tercihimizi o yönde kullandık.
Wellton Otelin kahvaltısında şampanya bile vardı. Şampanya dedim de bu oteli bize biraz daha sevimsiz kılan bir olayı da aktarayım hemen. Ben ekmek seçerken ekmeği elle seçtiğim için uyarıyor sandığım genç bir Letonyalı meğer bana asılıyormuş. Eşim Murat oldukça sarhoş olan bu genci “Are you looking for trouble?” sözleriyle geri püskürttü. Adam pişkin. “Is she your woman?” diye sormuş eşime. Murat “She is my wife!” deyince de genç ortadan toz oldu. Bir daha da görmedik kendisini. Ancak Murat çok sinirlendi. “Başkası olsa yumruğu patlatmıştı, terbiyesiz herif” dedi. Allahtan sakin bir eşim var da kazasız belasız yurdumuza geri döndük oralardan. Riga bölgesinde özellikle akşamları sarhoşluktan sendeleyen tiplere denk geldik. Bunlar yerel halktan ziyade sınırını bilmeyen turistler de olabilir tabi ki. Özetle halk çok rahat. Bayanlar da baylar da dikkatli olun. Her an size asılan biri çıkabilir hiç ummadığınız bir anda.
Açıkçası, Baltık ülkeleri turistlere SPA dahi içeren kaliteli lüks otelleri oldukça ekonomik fiyata sunuyorlar. Personelin tamamı İngilizce biliyor. Gezi boyunca hiç dil sorunu yaşamadık.
Ancak ben en çok dönüşte 1 Ağustos ve 2 Ağustos geceleri konakladığımız Radisson Blu Elizabete Hotel’i sevdim.
Otel insanı sarıveren tarzıyla sıcak ve sempatikti. Otelin genele yansıyan kırmızı tonlarındaki dekoru, koridorlardaki resimleri, ışık oyunları ile modern ve şık bir stili vardı. Odalar ise; kuş tüyü yastıkları, yumuşak selpak kağıtları, yine kırmızı tonlu dekoru ile oldukça konforluydu.
Saat 23.00 olan kapanışa 15 dakika kala geldiğimiz halde otel restoranında yemek bulduk. Yemek çorba ve salatadan oluşuyordu ama yine de bizi doyurmaya yetti. Servis yapan kız çok sıcakkanlıydı. Bol bol sohbet ettik. Havanın sıcaklığına çok şaşırdığımızı söyledik. O da her yer gibi bu bölgenin de ısındığından ve eskisinden daha az yağmur yağdığından bahsetti.
Otel hizmet odaklı. Cumartesi ve Pazar günleri kahvaltı saat 11’e kadar sürüyor. Bu zengin kahvaltıyı otelin geniş avlusunda yeme şansınız da var. Avluda rahat koltuklar ve salıncaklar bile mevcut.
Oteldeki ışık oyunları da oldukça etkileyiciydi…