Ma Belle Paris…
01/06/2013Normandiya kıyılarının hikayesi…
22/06/2013Gelelim üçüncü maddemize. Savaş havasından uzaklaşıp biraz müze gezelim, içimiz açılsın diyorsanız, müzeler bölgesi bir sonraki durağımız olabilir…
Müzeler Adası – (Museumsinsel)
Sanatsal açıdan çok zengin bir şehir Berlin, bir çok müze, tiyatro ve konser salonu var. Sinema dünyasının önemli festivallerinden biri olan Berlin Film Festivali zamanı da burası ayrı bir şenlikli oluyormuş. Berlin’de müze gezmek istiyorsanız Müzeler Adası diye bir yer var hemen Berlin Katedralinin yakınında. Burada beş farklı müze var ve bu ada “Dünya Mirasları Listesi”ne girmiş.
Aşağıdaki haritada ada net bir şekilde görülüyor.
Buradaki katedral Berliner Dom aslında içinde hiç piskopos yaşamadığı için gerçek bir katedral sayılmıyormuş. Berliner Dom’da eski Alman krallarının mezarları var. Neo-barok tarzındaki bu katedral savaşta ağır hasar görüp, sonradan tekrar yapılmış.
Müzeler arasında en meşhurlarından biri çift kubbeli, Bode Museum. Nehir kıyısından yürürseniz hemen yan bölümde Pergamon Museum var, yani Bergama Müzesi. Antik koleksiyon, Orta Doğu bölümü ve İslam sanatı diye üç bölümden oluşan bir müze bu. Bergama Müzesi, Bergama’dan alınan Bergama Zeus Sunağı, Milet’in Pazar Kapısı, İştar Kapısı ve Mshatta Alınlığı gibi bize ait olması lazım diye düşündüren eserleri sergileyen bir müze. Bu müzenin yakınında bir de Neues Museum yani Yeni Müze var. Neo-klasik tarzda yapılan bu bina zamanının teknolojik üstünlükleriyle donatılmış modern görünümlü bir yer. Müze binasının mimarisi 2010 yılında, RIBA Avrupa Ödülü kazanmış. Müzede Prehistoria, Erken Tarih ve Mısır eserleri sergilenmekte… Bu müzenin hemen arkasında Alte National Galerie yani eski ulusal galeri var. Bu müze binası Yunan tapınağı şeklinde inşa edilmiş, ve burada hem klasik, hem de modern dönemden resimler görebilirsiniz. Neue National Galerie de bir modern sanatlar müzesi. Altes Museum yani Eski Müze adanın karşısında, Am Lustgarten bölgesinde. Burası da UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilmiş. Bu müze Prusya kraliyet ailesinin koleksiyonlarından tutun da Mısır uygarlığının dikkate değer eserlerine kadar pek çok değerli parçanın sergilendiği önemli bir müze.
Buradan çıkınca, Unter den Linden Bulvarı üzerindeki Deutche Historiche Museum müzesi de görülmeye değer… Müze, 1987 yılında açılmış, cam ve çelikten, sarmal bir merdiven ile girilen ve geniş bir fuayesi bulunan enteresan bir yapı. Müzede, Alman tarihine damga vurmuş kişiler ve olaylar hakkında bilgiler sergileniyor.
6 Comments
Her zamanki gibi tane tane, mantık sırasıyla anlatmışsınız. Elinize sağlık
Çok teşekkürler sevgili Gamze, ne mutlu bize o zaman … sevgiler…
Doğduğum yer nasıl olur da seni unuturum her fırsat bulduğumda tekrar tekrar gidiyorum.
Gerçekten mi? Bilmiyordum Gökhan Bey Berlin doğumlu olduğunuzu. Ne kadar kendine has ve özel bir şehirde doğmuşsunuz, kimbilir bizim bilmediğimiz ne hikayelerini biliyorsunuzdur…
gerçekten emeğinize sağlık güzel bir yazı olmuş.gerçekten berlin’i tek seferde sindirmek mümkün degil,yaşanması gereken bir şehir.
Hakikaten de Berlin keşfedilecek çok şey barındıran, kendine has bir şehir Durmuş Bey. Yazımızı beğenmenize çok sevindim, çok teşekkürler …