Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 6 – Litvanya Gezisi, Vilnius & Trakai

Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 5 – Letonya, Riga Gezisi
18/01/2024
Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 7 – Kösice ve Novi Sad Gezisi
25/01/2024
Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 5 – Letonya, Riga Gezisi
18/01/2024
Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 7 – Kösice ve Novi Sad Gezisi
25/01/2024

Günübirlik Litvanya gezisi

15 Temmuz 2018 günü, sabah 10:00 gibi Riga’dan ayrılıp Litvanya’ya doğru yola çıktık. Artık bu seyahatimizin evimize en uzak noktasındaydık ve yaklaşık 3.000 kilometrelik bir geri dönüş yolu vardı önümüzde.

İstanbul’a doğru dönüş rotamızda ilk gece konaklamak için Varşova şehrini seçmiştik. Burayı daha önce 2016 yılında yaptığımız gezimizde gördüğümüz için bu sefer gezmeden sadece gece kalıp ayrılacaktık. Normalde yaklaşık 8 saatlik bir yol olmasına rağmen, yaptığımız duraklamalar nedeniyle epeyce uzadı ve Varşova’daki otelimize sabaha karşı saat 03:00 gibi varabildik.

Riga’dan yola çıktığımızdaki planımız önce Litvanya’nın başkenti Vilnius’u gezmek, oradan da Karay Türklerinin yaşadığı yer olan Trakai kasabasına gitmekti. Aslında Baltıklar seyahatini planlarken en büyük hedefimiz ve en çok görmek istediğimiz yer Riga idi ama dönerken Litvanya üzerinden geçeceğimiz için gece kalmasak da bu ülkede de bir iki mola verelim demiştik.

Vilnius ve Trakai’de mola vermek çok güzel oldu ama buraları gördükten sonra anladık ki Litvanya’ya en kısa zamanda daha kapsamlı gezebileceğimiz bir sefer daha yapmak lazım.

Vilnius
Trakai

Kısa da sürse, günübirlik Litvanya gezimiz bizi çok mutlu etti. Sözün özü, biz bu ülkeyi çok sevdik, umarız sizin için de keyiflle okuyacağınız bir yazı olur.

Litvanya gezimizin hikayesine başlamadan önce hatırlatayım. Eğer Baltıklar Turu rotamız ve ilk günün hikayesini henüz okumadıysanız, buradan ulaşabilirsiniz.

Baltıklar Turu Rotamız

İkinci gün yolda mola verdiğimizde birkaç saat gezip gördüğümüz, Çekya’nın sevimli şehri Brno’nun hikayesi ise burada.

Ve Polonya’da ilk konakladığımız şehir olan Poznan gezi yazısı da burada. Polonya’nın incisi Gdansk şehrini anlatan gezi yazımıza ise buradan ulaşabilirsiniz.

Kuzeyde kendi aracımızla çıktığımız en uzak nokta olan Riga şehrinin hikayesi de bu linkte.

Hatırlatmaları da yaptığımıza göre, artık eve dönüş yolculuğuna başlayabiliriz 😍

Litvanya gezisi

Günübirlik Litvanya gezisi

Litvanya nasıl bir ülke diye araştırdığınızda karşınıza çıkan bilgiler hep güzel ve olumlu – bir tek bol yağışlı serince havası dışında 😊 Mesela, ülkede suç oranı oldukça düşükmüş ve trafik kurallarına herkes uyarmış. Ekonomisi gelişmiş, sanata önem veren huzurlu bir ülke burası. Litvanya’da kadın nüfus erkek nüfusa göre daha yüksekmiş; o yüzden Litvanya’ya ‘’Kadınların yönettiği ülke” diyorlarmış.

Baltık devletlerinin en büyük ve en kalabalık ülkesi olan Litvanya’nın SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilk kazanan Baltık ülkesi olması da ilgimi çekti benim.

Litvanya ve diğer Baltık ülkelerini araştırırken beni en çok etkileyen şey ise Eston, Leton ve Litvan halkının bağımsızlık yolunda yaptıkları şeyler oldu.

The Singing Revolution” denilen Şarkı Devrimini duymuş muydunuz?

Her şey  Estonya Müzik Festivalinde Rus rejimine karşı protesto şarkılarının söylenmesi ile başlamış ve Baltık ülkeleri 1987-1991 yılları arasında tam 4 yıl süren Şarkı Devrimi ile seslerini dünyaya müzik ve benzeri barışçıl yollarla duyurmuşlar.

23 Ağustos 1989’da ise işi biraz daha ileri götürüp muhteşem bir şey yapmışlar. Baltık ülkeleri Letonya, Litvanya ve Estonya’dan 2 milyon kişi, 3 Baltık başkenti boyunca, Tallinn’den Vilnius’a 600  kilometrelik bir insan zinciri oluşturmuşlar ve bunu da Baltık ülkelerinin 1939’da Sovyetler Birliği’ne (SSCB) bağlandığı Molotov-Ribentroff Anlaşması’nın 50. yıl dönümünde gerçekleştirilmişler. Epey manidar, değil mi? Ve bağımsızlık için el ele vermelerinden iki yıl sonra Letonya, Litvanya ve Estonya özgürlüklerini kazanmış. İnsanların cep telefonları ve sosyal medyaya sahip olmadığı bir dönemde bu zincirin organizasyonunu yapmak gayet takdire şayan bence.

© lithspringfield.com
© theculturetrip.com

Tarihe “The Baltic Way” ya da “The Baltic Chain”  (Baltık Yolu/Zinciri)” diye geçen bu eylem ve Şarkı Devrimi tüm dünyada büyük bir yankı uyandırmış. Avrupa’nın haritasını değiştiren bu elele veriş ve şarkılar söyleyiş, otoriter bir rejime karşı barışçıl bir protestonun nasıl başarıya ulaşabileceğini gösteren ilham verici bir eylem olarak anılmakta.

Estonyalı sanatçı Heinz Valk, 1988 yılında başkent Tallinn’deki Estonya Müzik Festivalinde herkesin topluca söylediği protest şarkıları dinleyince buna “Singing Revolution” demiş ve bu bağımsızlık mücadelesinin adı da tarihe bu şekilde kazınmış. Söylenen şarkıların bir kısmı protest tarzda iken bir kısmı da kimliklerini  vurgulayan milliyetçi şarkılarmış. Hatta Sovyetlerin nefret edip yasakladığı Rock tarzı şarkılar da itaatsizlik gösterme dürtüsüyle söylenmiş bu dönemde.

Bütün bu hikaye milliyetçi biri olarak beni o kadar duygulandırdı ki şu videoyu seyrederken bile ağladım.

Baltık ülkelerine gönlümün kayma sebeplerinden biridir bu özgürlük hikayeleri ve o yüzden oraları gezmeyi çok istiyordum.

Sade ama güzel mimarisi, etkileyici tarihi ve hikayeleri, şehirlerindeki geniş alanların ferahlığı ve yemyeşil doğasının güzelliği ile hatırlayacağım Litvanya’yı hep…

Gelelim günübirlik Vilnius turumuza. Bir günde Vilnius’da gördüklerimizi sizinle paylaşayım hemen.

Başkent Vilnius’da gezilecek yerler

Riga’dan yaklaşık 3 saat 40 dakikalık bir araba yolculuğu sonrası Vilnius’a vardık. Arabamızı orijinal adı epeyce uzun olan Vilnius Katedrali‘nin (Vilniaus Šv. Stanislovo ir Šv. Vladislovo arkikatedra bazilika) önündeki otoparka koyup, hemen şehri gezmeye başladık. Şehir merkezini yürüyerek gezebilmek mümkün, zaten eski şehirdeki bir çok yere araç girmiyor.

Katedralin bodrum katında grandüklerin ve din adamlarının mezarları ile 13. yüzyıldaki ilk Katolik katedralinin kalıntıları bulunuyormuş.

Burası da Lİtvanya Büyük Dükleri Sarayı, Palace of Grand Dukes of Lithuania. Saray ilk olarak 14. yüzyılda yapılmış, tarih içinde çeşitli restorasyonlardan geçmiş.

Burası da şehrin pek çok yerinden görülebilen Gediminas Kalesinin kulesi. Milli Müzeyi barındıran bu kuleye kadar tırmanıp çıkanlar seyir terasından şehre tepeden bakabilirler ama bizim bunu yapacak vaktimiz olmadı.

Vilnia Nehrinin karşı kıyısındaki tepede ise 3 Haç Anıtı bulunmakta ve oradan da manzaranın güzel olduğu söyleniyor.

Gediminas Caddesi, Vilnius’un ana caddesi. Eski şehir ile Neris Nehrinin öyesindeki Žvėrynas bölgesini birbirine bağlıyor. Epey uzunca bir cadde burası ve üzerinde çeşitli kafeler, restoranlar, lüks mağazalar görmek mümkün.

Biz eski şehir bölgesinde, tarihi binaların yer aldığı Pilies, Rotušės, Aušros Vartų ve Didžioji caddeleri boyunca yürüdük. Şirin görünen pek çok ara sokağa daldık. Ignoto Domeikos Anıtı, Şafak Kapısı Aušros Vartai, Aziz Kazimir Şapeli, St. Theresa Kilisesi, Belediye Binası ve Litvanya Cumhuriyeti Başkanlık Binası hep buralarda karşımıza çıktı. Arada Türk Konsolosluğuna bile rastladık.

Bu caddelerde dolaşırken kameramıza takılan güzel binalardan birkaç kare paylaşayım önce…

Bunlar da gördüğümüz önemli binalardan birkaçı…

Ignoto Domeikos Anıtı

Aziz Kazimir Şapeli

St. Theresa Kilisesi

Belediye Binası

Litvanya Cumhuriyeti Başkanlık Binası – 100. yılını kutluyor

Türk Konsolosluğu

Ve bunlar da şirin restoran ve kafelerden bazıları…

Daha önce de dediğim gibi, Vilnius keşke bu şehre daha fazla vakit ayırsaymışız dedirtti bize. O yüzden buraya tekrar gelinmeli listemizin başlarında artık.

Gelelim bir doğa harikası olan Trakai bölgesine. Tarihi önemi de çok büyük bence.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir