Estoi Sarayı: Düğün Organizasyonlarının Romantik Adresi
19/06/2020Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 2 – Çekya, Brno gezisi
14/08/2020Arabayla İstanbul’dan Riga’ya
Bir kaç yıldır yazları arabamıza atlayıp Avrupa’da görmek istediğimiz ülke ve şehirleri turluyoruz. En uzak Varşova’ya kadar gitmiştik. Bu sefer kendimizi aşalım dedik ve 2018 yazında rotayı iyice kuzeye, Riga’ya doğru çevirdik. Planı yaparken Baltıklar Turu diye başladık ama Polonya o kadar güzel bir ülke ki, orada biraz fazla oyalanınca Estonya kaldı bir başka bahara veya yaza :)
Sonuç olarak 11 güne işte bunları sığdırdık.
Baltıklar Turu Programımız
7 Temmuz – İstanbul’dan yola çıkış ve ilk mola Macaristan, Szeged
Konaklama 1 gece
İlk günün hikayesi ve Szeged gezi notları rota açıklamasının ardından bu yazımızın devamında yer almakta.
8 Temmuz – Çekya, Brno
Mola yeri – konaklama yok
8 Temmuz – Polonya, Poznan
Konaklama 2 gece
10 Temmuz – Polonya, Gdansk
Konaklama 2 gece
12 Temmuz – Letonya, Riga
Konaklama 3 gece
15 Temmuz – Litvanya, Vilnius ve Trakai
Mola yeri – konaklama yok
16 Temmuz – Polonya, Varşova
Konaklama 1 gece
2016 yılındaki Avrupa turumuzda bu şehri gezmiştik, o yüzden bu sefer sadece konaklama noktamız oldu. Geçmiş tarihteki Varşova gezimizin yazısı için fotoğrafı tıklayabilirsiniz :)
16 Temmuz – Slovakya, Kösice
Mola yeri – konaklama yok
17 Temmuz – Sırbistan, Novi Sad
Konaklama 1 gece
18 Temmuz – İstanbul
Eve dönüş
Yola çıkış ve ilk durak Szeged, Macaristan – 7 Temmuz 2018
Yola çıkmadan önce, her zamanki gibi arabanın bagajını koli koli suyla doldurduk çünkü yurt dışında sevdiğimiz tatta bir su henüz bulamadık maalesef. Onun dışında, araç kaskomuza yurt dışı risklerini karşılamak üzere zeyilname yaptırdık. Zorunlu olan yeşil sigorta poliçesini zaten uzun süreli yaptırdığımız için halen geçerli idi. Pasaportlarımızı yanımıza aldık, başka da pek bir şey yapmadık aslında hazırlık manasında.
Öğleden sonrayı uyuyarak geçirerek uzun bir yola kendimizi hazırladık ve sabaha karşı 02:45’de İstanbul Avrupa yakasından yola çıktık. Baltıklar Turu hep çok istediğimiz bir rotaydı o yüzden çok heyecanlıydık.
Evden çıktıktan yaklaşık 2 saat sonra Kapıkule sınırına vardık ve yurt dışı çıkışı için zorunlu olan harç pulumuzu alarak yaklaşık 20 dakika içerisinde Türkiye’den çıkışımızı gerçekleştirdik. Bu tür bir yolculuk yapacaklara Ağustos ayına kalmamalarını tekrar hatırlatmış olalım. Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının en yoğun şekilde Türkiye’ye araçla giriş çıkış yaptıkları Ağustos ayında sınır geçişleri tam bir eziyet oluyor.
Önceki seyahatlerimizde Bulgaristan’ın Sofya ve Plovdiv şehirlerini görmüş olduğumuz için otoyoldan hiç ayrılmadan Bulgaristan’ı yaklaşık 3.5 saatte boydan boya geçip, saat 09:00 itibariyle Sırbistan’a girdik.
Belgrad şehrini de başka bir “Arabayla Avrupa Turu” gezimizde görmüş olmamızdan dolayı hedefimiz direkt olarak Macaristan’a varabilmekti, o yüzden Sırbistan’da da sadece bir kahvaltı molası verdik. Aklınızda olsun, A1 otoyolu üzerindeki OMV Benzin İstasyonlarının hem tuvaletleri düzenli ve temiz hem de restoran kısmının yemekleri oldukça iyi.
11:15 gibi yemek yediğimiz benzin istasyonundan ayrılarak yola devam ettik ve Macaristan yerel saatiyle 15:30’da ülkeye giriş yaptık. Sırbistan sınırından çıkış ve Macaristan girişi toplamda yaklaşık 1.5 saat kadar sürmüştü.
Planladığımız şekilde saat 16:00’da Macaristan’ın Szeged şehrine vardık ve arabamızı şehrin merkezi bir yerinde yol kenarına park ederek hemen etrafı gezmeye başladık.
Baltıklar Turu rotasında ilk durak: Szeged
Arabamızı şu aşağıda görülen Szeged Belediye Binasının arka sokağına koyduk, o nedenle de şehir turumuza bu binanın önündeki güzel parkı gezerek başladık. Bu arada Belediye Binasında evlenen bir çift, binadan çıkıp parkta fotoğraf çektirdiler, biz de onların mutluluğuna bir kaç dakika şahit olduk. Bu bölgenin adı Széchenyi Square. Arabanızı park etmek için etrafta müsait çok yer var, o yüzden konumunu da buraya ekledik :)
Szeged, Macaristan’ın üçüncü büyük şehri. Burası vaktiyle epeyce uzun bir süre Osmanlı hakimiyeti altında kalmış ve ismi de o zamanlar Segedin’miş. Szeged ismi aslında Macarca ada anlamına gelen bir kelime olan sziget’ten türemiş. Tisza Nehri şehri sarmaladığı için bu şehri bir ada gibi düşünmüşler herhalde.
Szeged, nüfusu az bir şehir ve aslında bir öğrenci şehri olarak biliniyor. Szeged Üniversitesi sebebiyle buraya başka ülkelerden de epeyce öğrenci gelmekte. Dolayısıyla şehirde bol miktarda kafe, bar ve eğlence mekanı mevcut. Biz denk gelemedik ama özellikle yazın düzenlenen bir tiyatro ve müzik festivali olan “Szeged Açık Hava Festivali” epey turist çekiyormuş.
Biz tüm şehri zamanımız yettiğince yürüyerek gezmeye çalıştık. İşte yarım günlük Szeged şehri turumuz…
Burası Klauzál Meydanı.
Eklektik, klasik ve Art Nouveau tarzda yapıların bulunduğu bir meydan olan Klauzál, etraftaki kafelerde oturup keyif yapmak için ideal bir yer
Meydana hakim konumdaki heykel, Macaristanîn ilk cumhurbaşkanı Lajos Kossuth’un anısına dikilmiş. İlginç bir bilgi ekleyelim burada. Kossouth, 2 yıl Kütahya’da mülteci olarak yaşamış ve Macar anayasasının taslağını da Kütahya’da kaldığı dönemde hazırlamış.
Meydanın diğer ucunda ise bir zamanlar Hotel Europe olarak bilinen ama şimdi New Zsótér House adıyla anılan bina yer almakta. Ortada ise 4 aslan ve Macaristan’ın çifte haçının bulunduğu Millenium Fountain isimli çeşme yer almakta.
Artnouveau ve Neo-klasik tarzdaki binaları ve geniş caddeleri ile küçük ama şık bir şehir Szeged.
Caddeleri gezerken sık sık ilginç heykeller dikkatimizi çekti.
Burası ise Dugonics Meydanı.
Meydan adını, ilk Macarca romanın (Etelka, 1788) yazarı olan rahip ve öğretmen András Dugonics’den almış. Meydandaki havuz ise 1979 yılındaki büyük sel felaketinin 100. yıl dönümünde yapılmış, şimdi ise insanların buluşma noktası haline gelmiş. Meydandaki Szeged Üniversitesine ait binanın önündeki heykel ise 1924-25 yıllarında burada öğrenci olan ve sonra yazdığı isyankar bir şiir nedeniyle buradan atılan Attila József isimli bir öğrencinin anısına dikilmiş. Meydana açılan caddenin köşesinde ise Ede Magyar tarafından tasarlanmış bir bina olan Unger-Mayer House yer almakta. Tepesindeki kubbede dans eden kadınlar tasvir edilmiş.
Burası ise Szegedi Nemzeti Színház, yani Szeged Ulusal Tiyatrosu. Önündeki kalabalık, şehirdeki insanların sanata ilgisine dair bir fikir verdi bize :) Opera, dans ve tiyatro gösterilerinin yer aldığı bu bina 19. yüzyıla ait.
1896 yılında Neo-klasik tarzda yapılmış olan bu bina ise Móra Ferenc Müzesi.
Sütunları ile dikkat çeken bu yapı ilk inşa edildiğinde Somogyi Kütüphanesi ile şehir müzesinden oluşmaktaymış. Zaman içinde etnografik ve arkeolojik eserlerin sergilenmesi ile gelişip zenginleşen bir envanteri oluşmuş müzenin. Tizsa Nehri ve Downtown Bridge arasında yer alan bu müze bugünkü adını 1950 yılında burada vaktiyle direktör olarak çalışmış olan Móra Ferenc’den almış. Arkeolog ve araştırmacı olan Ferenc’in eserleri ve şahsi eşyaları da bu müzede yer almakta.
2018 yılında dinazor sergisi vardı burada ve bizim çok hoşumuza gitti bu görüntüler.
Bahçesi de ayrı bir hoş müzenin. SZEGED yazısının olduğu yer ise şehirde hatıra fotoğrafı çektirmek isteyenler için ideal bir nokta.
Bu da Macaristan’ın en büyük 4. kilisesi olan The Votive Church of Our Lady of Hungary yani Adak Kilisesi ve Macaristan Meryem Ana Katedrali. 1913 yılında yapımına başlanan bu Roman-Katolik Kilisenin inşaatı I. Dünya Savaşı nedeniyle ancak 1930 yılında tamamlanabilmiş. Katedral meydanında konser, şiir okuma gibi çeşitli etkinlikler oluyormuş.
Ve kısa turumuza sığdırabildiğimiz nehir kenarı ve su kulesinden bir kaç görüntü…
Bu da akşam arabamıza doğru yürürken gözümüze çarpan ve Venedik’teki “Bridge of Sighs” yani Ahlar Köprüsünü anımsatan köprücük. Belediye Binası ile karşısındaki binayı birbirine bağlayan bu sevimli küçük köprünün de adı Ahlar Köprüsü ama neyse ki Venedik’teki benzeri gibi trajik bir hikayesi yok.
Burada Baltıklar Turumuzun ilk durağı olan Szeged şehir gezimiz bitiyor ve ertesi güne enerji toplamak üzere erkenden otelimize dönüyoruz.
Szeged Konaklama
Szeged’de konaklamak için seçtiğimiz otelden çok memnun kaldık. Şehrin biraz dışındaydı belki ama hem arabamızı rahat park ettik hem de odaları geniş ve ferah olan uygun fiyatlı sevimli bir yerdi.
İşte Szeged’in küçük ve sevimli bir köyü olan Algyő’da yer alan otelimiz Levendula Hotel.
Bir sonraki yazımızda Polonya’ya giderken uğradığımız Çekya’nın Brno şehrindeki gezimizi anlatıyor olacağız. Takipte kalın, olur mu? :)
Dilek & Hür Tavaşoğlu