Arabayla İstanbul’dan Girit Adası’na: İlk mola Atina…
17/02/2017
Balkanlarda kış bir harika!
11/03/2017
İstanbul’dan araba ile Girit Adası’na yaptığımız yolculuğun Atina’ya kadar olan kısmını Gezi Planımız ve Atina Molası yazılarımızda anlatmıştım. Şimdi sıra geldi feribot yolculuğumuza…
Atina’dan Girit’e
Atina’daki bir günlük molamızın ardindan sabah erkenden Pire şehrine doğru yola çıktık. Yarım saat civarında sürüyor yolculuk.
Öncelikle direkt olarak akşam Girit Feribotu’na bineceğimiz limanı gidip bulduk. Biletimizi zaten daha önce online olarak directferries.com adresinden satın almıştık, yine de orada gişeye giderek herhangi bir hata var mı yok mu, doğru yerde miyiz gibi kontrollerimizi yaptık. Saat 22:00’de kalkacak olan feribota en erken 20:00 en geç 21:00’de gelmemiz söylendi ve biz de önümüzdeki 7-8 saati geçirmek üzere şehri gezmeye başladık.
Bu arada arabayı limana bırakamıyorsunuz, aklınızda olsun.
Pire
Pire şehrinde aslında yapacak çok da fazla bir şey olmadığını kısa zamanda anladık. Yat limanı çevresindeki kafe, restoran ve alışveriş yerleri insanı biraz oyalıyor ama o sıcakta yapılacak en güzel şey şehirdeki plajda biraz serinlemek olabilir. Gerçi biz plaja gitmemize rağmen gece boyunca tuzlu kalmayalım diye denize girmedik. Feribottaki kamaramızın otel odası konforunda bir banyosu olduğunu önceden bilseydik kesin girerdik, akşam biraz pişman olmadık değil hani :)
Bir kaç kafede dondurma, waffle vs. yeyip içerek zaman öldürdükten sonra feribot saati yaklaşınca biz de limana doğru yavaş yavaş yola koyulduk. Bu sefer gittiğimizde sabahki kadar tenha değildi; hem bir kaç feribot yanaşmış durumda hem de etraf araç ve yolcu doluydu. Neyse ki sabahki ziyaretimizde nereden feribota bineceğimizi bildiğimizden doğru sıraya geçerek erkenden feribota binebildik.
Bu noktada bir tavsiyemiz olacak. Tüm araçlar park edip insanlar gemiye bindikten sonra araçların olduğu katlar kilitleniyor ve aracınıza yolculuk bitene kadar bir daha dönemiyorsunuz. Dolayısıyla yolculuk boyunca ihtiyacınız olabilecek her şey için önceden bir çanta veya bavul hazırlayıp gereken her şeyi yanınıza almanızda fayda var.
Aşağıdaki fotoğraflardan da görebileceğiniz üzere Girit Feribotu oldukça devasa bir gemi.
Feribottan Pire manzaramız…
Feribotta ister kamarada kalın ister pulman bileti almış olun gayet konforlu bir yolculuk geçirebilirsiniz. Eğer ekonomik olsun derseniz, hiç kamara veya pulman denilen koltuk rezervasyonu da yaptırmayabiliyorsunuz. Bu durumda güvertedeki kapalı veya açık alanlarda boş bulduğunuz koltuk, sandalye ve hatta zeminde uygun bulduğunuz herhangi bir yere de yerleşebilirsiniz. Bir çok gencin merdiven altı gibi kuytu noktalara uyku tulumlarını veya havlularını sererek mışıl mışıl uyuduklarını gözlemledik. Özellikle kalabalık grupların hep beraber restoran kafeterya gibi alanlardaki koltuklara yerleşip iskambil vs oynayarak neşeyle yolculuk yaptıklarını da gördük. Bu tür bir yolculuk tercih edecek olursanız gemiye en erken binenler arasında olmaya dikkat edin ki istediğiniz güzel bir yere yerleşebilin.
Biz akşam yemeği için feribottaki restoranı tercih ettik. Feribot restoranındaki yemekler gerçekten çok lezzetli idi. Makarnadan et çeşitlerine, dönerden tatlılara kadar epey geniş bir menü vardı. Yemekleri görerek seçip, tepsinize alıp, kasada ödüyor ve masaya götürüp yiyorsunuz. Fiyatlar bize makul geldi.
Biz Girit’e giderken dışarı bakan pencereye sahip bir kamara seçtik. Gece hava kararınca manzara kaybolsa da, geniş ve konforlu bir oda olduğu için çok rahat yolculuk yaptık.
Maalesef dönüş yolculuğu için biraz ekonomi yaparak iç kamara tercih ettik. Aslında zaten gece yolculuğunda seyredilebilecek bir manzara olmuyor, deniz simsiyah, keza yer gök kapkara ama sonra bu kararımızdan pişman olduk. Meğer iç odalar sadece penceresiz değil çok ufak ve sıkıcıymış da aynı zamanda. Hele ki ranza yatak tüy dikti olaya, ben ne üst, ne de alttaki yatakta yatabilirim çünkü üstte yatarsam yere düşeceğim, altta yatarsam üst yatak çöküp üzerime düşecek korkusu var bende. Bu nedenle sabaha kadar eziyet çektim o odada.
Gemide restoran, kafe, alışveriş dükkanları, çocuklar için oyun odası ve bilgisayar oyunları olduğu için kamara olmadan da vakit geçirmek mümkün. Gemi normal hava şartlarında pek belirgin bir sarsıntı yapmadığı için mide bulantısı veya deniz tutması gibi şikayetlerimiz olmadı.
Hava kararana kadar güverte keyfi de epey hoş oluyor…
Aklınızda olsun gemi kıyıdan uzaklaştıktan sonra telefon çekmiyor artık. İhtiyaç halinde yolculuk boyunca geminin Wifi bağlantısını ücretli olarak kullanabilirsiniz. Yanlış hatırlamıyorsam saatlik ücret 9.90 Euro idi.
Eğer kamarada kalıyorsanız, limana varıştan 1 saat kadar önce bir anons yapılarak odayı boşaltmanız isteniyor. Çünkü bir sonraki sefer yolcuları için temizlik yapılmaya başlanıyor.
Bir sonraki yazımız olan Girit’teki ilk mola yerimiz Hanya şehri için takipte kalın, olur mu?
Dilek Vidana Tavaşoğlu
İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.
