İstanbul’a yakın en güzel kaçamak yeri…
26/09/2014Almanya Masal Yolu
20/11/2014VAMPİR TURU – “Dracula Turu”nun Rotası
Bu rotaya Bükreş’ten başladığınızda yaklaşık 870 km lik bir yol katediyorsunuz… İşte rota…
Haydi şimdi VAMPİR TURU – “Dracula Turu” esnasında görülmesi gereken yerlere bakalım…
1. Bran Kalesi: Kont Dracula’nın Şatosu –> Braşov şehri
Dracula Tour esnasında görülecek yerlerin başında Kont Dracula’nın Bran şehrindeki şatosu geliyor elbette. Hiçbir Vampir Turu bu şatoyu görmeden tamam olmaz. Bran Kalesi 1212’de inşa edilmiş. Kazıklı Voyvoda’nın burayı sık sık ziyaret etmesinden dolayı “Drakula’nın Şatosu” olarak biliniyor. Romanya’nın tarihine tanıklık eden ve Drakula filmlerinde set olarak kullanılan şato, bugün müze olarak hizmet veriyormuş.
Bükreş-Bran arası yaklaşık üç saat. Yolda ara ara “Vampire Camping” gibi tabelalara rastlamak mümkün. Drakula’nın Şatosu dış görünüşüyle insanı hemen etkiliyor.
Şato, gıcırdayan ahşap yer döşemeleri, zindanı ve gizli merdiven geçitleriyle kendinizi bir korku filminin setinde hissetmenizi sağlıyormuş! Bahçedeki mezarlıklar da tabii bu korku efektini artırıyordur…
2. Poenari Kalesi: Kont Draculanın esas evi (Poenari ili)
Aslında 13. yy’ın başlarında yapılan Poenari Kalesi Kont Dracula’nın esas evi olarak biliniyor. Buraya çıkabilmek için 1400 küsür merdiveni göze almanız gerekiyor… Hikayeye göre Kont Dracula bu kaleyi görünce çok beğeniyor ve iyice sağlamlaştırıyor kaleyi orada yaşamaya başlamadan önce…
Bu kale ayrıca Kont Dracula’nın ilk karısının kaleden kendini Argeş Nehrine atarak intihar ettiği yer olarak biliniyor.
3. Sighisoara Kalesi: Kont Drakula’nın doğduğu yer–> Sighişoara Şehri
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan Sighişoara şehri görsel açıdan muhteşem görünüyor bence, tam bir ortaçağ havasına sokuyor sanki insanı.
Kale 12. yüzyılda inşa edilmiş. Kont Dracula’nın doğduğu evde yemek yemeniz mümkün çünkü o ev bugün restoran olarak hizmet vermekte. Adı da: “Casa Vlad Dracul” …
4. Corvin Castle: Kont Dracula’nın esir edildiği Hunyad Şatosu (Hunedoara ili)
14. yüzyıla ait bu Gotik-Rönesans eseri ihtişamlı yapı, Kont Dracula’nın Macarlar tarafından bir süre esir olarak tutulduğu şato olarak bilinmekte. Romanda da bu böyle geçiyor…
5. Snagov Monastery: Kont Dracula’nın gömüldüğü manastır
Bükreş’in kuzeyindeki Snagov Gölü üzerinde bulunan adacıkta yer alan bu manastır ziyaretçilere ayrıca bir göl gezisi imkanı sunuyor.
Anlatılanlara göre, yakındaki ormanda öldürüldükten sonra başı sarayın isteği üzerine İstanbul’a gönderilir ve başı kazığa saplanmış olarak kentin sokaklarında dolaştırılır. Başsız bedeni ise Snagov Manastırı’na gömülür.
Dip not: Diğer görülecek yerler
Hazır oralara kadar gitmişken bence buraları da görmeden dönmemek lazım….
Peleş Şatosu
Vampir turuyla pek bir alakası olmasa da Romanya’nın Osmanlı İmparatorluğundan bağımsızlığını kazanmasından sonra yapımı tamamlanan ve arka fonda Karpatların muhteşem manzarası ile oldukça ihtiamlı görünen Peleş Şatosu çok güzel görünüyor bence… Romanya’nın güneyinde, Sinaia kentindeki bu şato mutlaka ziyaret edilmeli gibi geldi bana…
Salina Turda – Turda Tuz Madenleri
Bir de Turda şehrini ziyaret edip, artık bir müze şeklinde gezilebilen Tuz Madenlerine gidilmeli bence. Yerin 250 metre derinindeki bu tuz madenlerinin sonu dar bir tünele çıkıyormuş ve tünelin sonunda ise bir ayna varmış. Orada kendi akisini görebilenin bir ruhu olduğuna inanılıyor. Denemek lazım :)
Evet, işte böyle… Umarım ilginizi çekmiştir bu tür bir tatil.
İster bir hafta-10 günlük bir tatil planlayın ve atlayın arabanıza gidin bir Transilvanya Vampir Turu yapın kendi kendinize, isterseniz küçük bir tatil planlayın şöyle 3-4 günlük ve Bükreş şehrine uçup, oradan belli başlı yerlere gitmek için araba kiralayın.
Ya da biraz hovardalık yapayım – pahalı filan ama çok değişik olur derseniz bütün o ekstra aktiviteleri ve ritüelleri de yaşamak için rehber eşliğinde yapılan Dracula Turları’ndan birine katılın.
Gelirken de “korkunç” hediyeler alın bence, hani şu vampirli t-shirtlerden, Dracula heykelcikleri, magnetleri veya Dracula fincanlarından alın hem kendinize hem de sevdiklerinize hediye olarak – anısı olsun bu Vampir Turunun :)
Haydi o zaman, okuduğumuz romanlar ve seyrettiğimiz filmler ile dizilerdeki heyecanı ve ürpertiyi efsanenin doğduğu yerde yaşamaya vampirlerin ülkesi Transilvanya‘ya gidelim…
Dilek Vidana Tavaşoğlu
İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.