Baharda Bern bir başkadır…
26/05/2013Küllerinden doğan şehir: Berlin
16/06/2013Ufak tefek notlar
Gelelim diğer akılda kalanlara.
Paris çok şık bir şehir. Süslü, büyülü bir yer. Ama maalesef o şık köprülerin altında, o güzelim binaların girişlerinde, kısaca buldukları her kuytuda köşede battaniyelerini örtüp yatan bir dolu evsiz gördük… Bu durum, şehrin o şık imajına hiç uymuyordu sanki. Gerçi enteresan bir anımız da var bu evsizlerle ilgili. Paris’ten ayrılacağımız günün sabahı saat 5:30 gibi otelden çıkıp bavullar elde metro durağına gitmiştik ki, bir de baktık o saatte bilet alabileceğimiz bir makina veya görevli yok ve otomatik kapı bileti okumadan açılmadığı için biz de içeri giremiyoruz. Aldı mı bizi bir panik, havaalanına geç kalacağız diye. Kendimiz o kapıların üzerinden atlamayı başarsak, bavulları nasıl atlatacağız diye hayıflanırken, içeride bir döşek üzerinde yatmakta olan evsiz bir adamcağız dilimizi anlamasa da paniğimizi ve telaşımızı anlamış olacak ki kalktı yerinden, bize otomatik kapının yanında bulunan kilitli demir kapıyı açtı. O sihirli anahtarı nasıl edinmişti bilemem ama bizim günümüzü kurtarmıştı. Binbir teşekkür edip “Merci, merci” diyerek adamın yanından uzaklaştık :)
Paris’te konaklamaya gelince, burada oteller biraz sevimsiz, çünkü odaları hep çok küçük. Kıpırdayacak yer zor buluyorsunuz. Çok araştırdık ama şöyle ferah ferah odaları olan ve bütçeyi çok sarsmayan bir otel bulamadık. Bunca yıl seyahat ettiğimiz ülkelerde kaldığımız oteller içinde en rahatsız edici derecede küçük olanı Paris’teki otelimizdi diyebilirim.
Yemekler ve içkilere gelince elbetteki çok güzel seçenekler var. Şaraplar nefis, tatlılar enfes… Caféler ise birbirinden güzel. En ünlüsü 1689’da Francesco Procopio Dei Goltelli tarafından kurulan ve vaktiyle Roosevelt, Voltaire ve Napolyon gibi ünlü isimleri ağırlamış Procope Café imiş. Saint Germain bulvarı ile Saint-André caddesi arasında çok güzel bir pasajda yer alan Procope’da oturup bir kahve içmeden Paris’ten ayrılmayın derim ben. Saint Germain’de ki les Deux Magots ise Sartre, Camus, Picasso gibi ünlü isimlerin uğrak yeriymiş bir zamanlar. Burada bir kahve içip, tarihi ruhunuzda hissetmek istersiniz belki.
İşte benim 10 maddelik Paris listem ve bence mutlaka görülmesi ve yapılması gerekenler bunlar. İçlerinden ilginizi çekeni seçmek size kalmış.
Dilek Vidana Tavaşoğlu
Paris’deki konaklama seçenekleri için bencetatil.com olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesi Booking.com‘u inceleyebilirsiniz. Hem çok sayıda fotoğraf ve doğru bilgiler, hem de gerçek konukların ayrıntılı ve güvenilir yorumları mevcut.
Eğer Paris’e gitmeyi planlıyorsanız, bu güzel ve efsanevi şehre gitmişken size bir başka önerim daha olacak. Bence Paris’i gezip gördükten sonra, mutlaka ama mutlaka biraz yukarı çıkıp, “Normandiya Kıyıları“ndaki o muhteşem “Ortaçağ Kasabaları”nı görün. Biz gördük, aklım ve gönlüm fena halde oralarda kaldı. Benden söylemesi…
Bizim aşık olduğumuz bu kasabaları görmek ve “Normandiya Kıyıları” hikayemizi okumak için, buraya tık :)
İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.
13 Comments
Noel tatili için
İyi günler dilek hanım lyona yakın gezilecek yerler var mı bildiginiz ? Eşim ve benim için. Yardımcı olursanız çok sevinirim iyi günler
Paris;
nam-ı diğer Aşıklar Şehri. Notre Dam katedrali, cafe’leri, parkları, gece
şovları, Eiffel kulesi, Seine nehriyle romantizm kokan bir kent. ZNF Turizm
gibi konusunda uzman ve deneyimli bir acenta ile gittiğimiz için seyahatimiz
çok güzel geçti,bu acentayı tavsiye ederim.
Paris de romantik bir şehir fakat, ben Amsterdam’ı bu bağlamda daha çok sevdim :)
Amsterdam bizim de çok bayıldığımız bir şehir, hele yazın güzelliğinden geçilmiyor. Kanallar bölgesi ve kasabaları muhteşem, şiir gibi… Biz iki gidişimizde de biraz kalabalık gittik oraya, yalnız gitseydik daha da romantik gelirdi eminim, artık bir dahaki sefere :)
adresleri yazarsanız sevinirim
Merhaba Elanur Hanım,
Hangi adresleri sormuştunuz acaba?
dilek hanım paris yazınızı okudum ama ama nereye nasıl gidilir nerden binilir falan buları göremedim.
Merhaba Sevgi Hanım,
Paris yürüyerek keşfetmek için oldukça büyük bir şehir, o yüzden pek çok yere rahat ve çabuk ulaşmak için metroyu kullanmak gerekiyor. Tabii ki Concorde Meydanı ile Louvre Müzesi gibi birbirine yakın bazı yerler arasında yürümek de mümkün.
Yorumunuz üzerine yazının sonlarına doğru (sayfa 12) Ulaşım bölümü ekledim ve ana metro hatları ve durakları ile ilgili kısa bir bilgilendirme koydum, umarım faydalı olur :)
İyi günler…
Değil mi, biz de bayıldık onlara. Sonradan da pişman oldum keşke bir mail adreslerini alsaydım, fotoğrafı onlara da yollardım diye :)
Fransız gençlerle fotoğrafa bayıldım :) Ne şeker çocuklarmış.
Çok memnun oldum Demetcim siteyi beğenmene. Daha henüz çok yeni ama hem bizi mutlu eden bir uğraş olsun, hem de girenlerin beğenip faydalı bulabileceği bir ortam olsun diye başladık, elimizden geldiğince güzel birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Böyle olumlu yorumlar gelince de çok moral oluyor, teşekkür ederim :)
Sorduğun şarkıyı çok aradım, 7 dakikalık şarkı bulmak zor, epey uğraştım. Sonra bunu bulunca da çok sevdim. Senin de sevmen ne güzel. Şarkıcının ve parçanın adını yazıyorum:
Pierre Perret – “de profundis morpionibus”
Sevgiler…
Hocam sayfanızı yeni keşfettim ve çok beğendim:) Bundan sonra sürekli okurum girdikçe. Gezi yazılarınız insanda çantayı alıp gitme isteği uyandırıyor. Bir de paris videonuzdaki şarkının adını öğrenebilir miyim acaba? :)