Arabayla Baltıklar Turu: Bölüm 6 – Litvanya Gezisi, Vilnius & Trakai
22/01/2024Basler Fasnacht: Basel Karnavalı
07/02/2024Novi Sad Gezisi
Kösice’de verdiğimiz moladan sonra tekrar arabamıza atlayıp yola koyulduk ve sabaha karşı saat 3 civarı Novi Sad’a varıp, kendimizi otelimize attık. Belki Novi Sad’a kadar gidemeyiz diye endişelenip, otelimizi önceden ayarlamadık, şehre yaklaşırken seçtik. Yolda da biraz yorgunluktan belki yeterince iyi araştıramadık ve çok kötü bir otel ile karşılaştık.
Aslında 4 yıldızlıydı bu otel ve oda ayırtırken “4 yıldızlı bir otel ne kadar kötü olabilir ki?” diye düşünmüştük ama maalesef gördük ki gerçekten çooook kötü olabiliyormuş. Dolayısıyla Novi Sad, Hotel Sole Mio’yu tavsiye etmiyoruz, yolunuz o taraflara düşerse bence uzak durun. Bilemiyoruz son yıllarda yenilendi mi ama o sırada her yeri dökülüyordu. Duşakabin felaketti, yatak örtüsü yırtık ve yanıktı. Duvarlar, kapı kolları aşırı yıpranmıştı. Kahvaltı salonundaki masa örtüsü bile yırtıktı. Zaten uyuyup çıkacağımız bir oteldi sadece ama yine de içimiz kalktı.
Zaten resepsiyondaki görevlinin check-in yaptığı süre boyunca ağzından sigarayı düşürmemesi otelin kalitesizliğinin ilk göstergesiydi. Keşke o noktada vazgeçip başka yer baksaymışız ama sabahın 3’ünde de epey zor olurdu herhalde.
Bu kötü otel deneyiminden sonra sabah erkenden kahvaltımızı yapıp Novi Sad şehrini gezmeye koyulduk.
İşte ertesi sabah öğlene kadar gezdiğimiz Novi Sad şehrinden gezi notlarımız…
Novi Sad’da gezilecek yerler
Voyvodina özerk bölgesinin merkezi olan Novi Sad, Tuna Nehri kıyısında yer alıyor. Novi Sad karışık kültürlerin harmanlandığı bir şehir. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinin izleri şehre kendine özgü bir hava katmış.
Mimari açıdan gerçekten çok güzel yapılar barındırmasına rağmen Novi Sad’da bir yıpranmışlık da var maalesef. Sanki renovasyon, bakım vs gerekiyor ama buna bütçe ayırılamamış gibi bir his uyandırdı bizde. Bilemedim, ya biz yorgunduk ya da bu şehir…
Yine de görülmeli tabii. Ama bence başka bir destinasyona giderken günübirlik ya da yarım günlük mola verilebilecek bir şehir burası. Ben şahsen sadece burayı görmek için asla yola çıkmazdım. Belki de Polonya, Litvanya ve Letonya gibi çok güzel ülkelerde çok şahane şehirler gezdiğimiz bu rotanın sonunda gördüğümüz son şehir olan Novi Sad onların gazabına uğrayıp biraz sönük kaldı.
Gezdiğimiz gördüğümüz kadarıyla Novi Sad gezi notlarımız şöyle:
Biz arabamızı Dunavski Park yakınlarına park edip, şehri gezmeye oradan başlayalım dedik. Parkın içinden geçerek ana caddelere doğru yürüdük. Park bize çok özel gelmedi açıkcası.
Oradan şehrin en renkli caddelerinden biri olan Dunavska Caddesi‘ne yürürken Muzej Vojvodine, yani Voyvodina Müzesini gördük ama içini gezmeye vaktimiz yoktu.
Dunavska Caddesinde rengarenk tarihi binalar var ama aralarında boyası dökülmüş, yıpranmış binalar da çok sayıda.
Bu caddenin bitimindeki güzel turuncu bina Piskoposluk Sarayı…
Piskoposluk Sarayının olduğu meydandan sonra Zmaj Jovina Caddesi başlıyor. Bu cadde de Dunavska Caddesi gibi renkli ve hareketliydi.
Zmaj Jovina Caddesinin sonu Trg Slobode denilen Özgürlük Meydanına çıkıyor. Burada Name of Mary Katolik Kilisesi, Novi Sad Belediye Binası ve Vojvodina Bankasının Binası gibi mimari açıdan güzel birçok yapı bulunmakta. Ayrıca bir de Sırp gazeteci ve yazar Svetozar Miletić Anıtı yer almakta. Kendisi Novi Sad Belediye Başkanı olarak da görev yapmış vaktiyle.
Trg Slobode Meydanının ilerisi Kralja Aleksandra Caddesi. Burası da gezmek için hoş caddelerden biriydi.
Şehri bu kadar gezmek, belki de tatilin son günü olduğu için bize yetti. Artık eve dönesimiz vardı. Aynı caddeleri turlayarak arabamıza doğru yürüdük. Aşağıda birkaç örneğini paylaştığım virane gibi görünen yerler pek hoşumuza gitmedi. açıkcası.
Bu arada Novi Sad’ın Petrovaradin Kalesi de pek çok turistin uğrak yeri. Kale, tarih boyunca pek çok savaş esnasında şehri korumada önemli bir rol oynamış. Bir zamanlar güçlü bir askeri kale iken, bugün sanat-kültür etkinlikleri ve sergilerinin yapıldığı bir yer. Ayrıca burada içinde gözlemevi ve cephanelik barındıran bir şehir müzesi var. Bazı katlar ise sanat stüdyolarına dönüştürülmüş. Bu kadar kapsamlı bir kaleyi gezmeye vakit ayıramadık maalesef ama giderseniz aklınızda olsun.
Eve dönüş
Navigasyonun önümüzde 11.5 saatlik bir yol olduğunu göstermesine rağmen, bir yemek molası ve sınır geçişlerindeki beklemelerle birlikte dönüş yolculuğumuz 10.5 saatte bitti. Artık eve varmayı ne kadar istediysek, o kadar gaza bastık galiba :)
Yazı dizimizin sonunda kolay erişim için hatırlatayım.
Dönüş yolunda gezdiğimiz Litvanya’nın Vilnius şehri ve Trakai kasabası gezi notları ise bu linkte.
İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.