Arabayla İstanbul’dan Polonya’ya – Bölüm 5: Zakopane

Boğaza nazır bir park: Emirgan Korusu
11/08/2018
Baştan başa Arnavutluk Gezisi
16/09/2018
Boğaza nazır bir park: Emirgan Korusu
11/08/2018
Baştan başa Arnavutluk Gezisi
16/09/2018

Polonya’nın masal  dünyası tadındaki kasabası: Zakopane

15 Eylül 2016 tarihinde artık eve dönüş yönündeki yolculuğumuz başlıyordu.  Sabah kalkıp otelden ayrılmadan önce, hemen otelin karşısında bulunan alışveriş merkezi içerisindeki bir kafeden bir kaç poğaça kek vs alıp kahvaltı faslını odamızda hallettik. Genellikle kahvaltı dahil oteller seçiyoruz ama aksi durumda bu tür çareler de bulunuyor.

Saat 11:30 gibi yola koyulduk ve arada bir benzin istasyonu molasından sonra toplam 2 saat civarında süren bir yolculuk ile Zakopane’ye vardık. Aslında bugün için varış hedefimiz Budapeşte ama Polonya’nın güzel kasabalarını internet üzerinde araştırırken Zakopane’nin ismini duymuş ve tam da yolumuzun üzerinde olması sebebiyle toplam 6-7 saat sürecek araba yolculuğumuzun arasına bir kaç saatlik mola tadında eklemiştik bu kasabayı.

Zakopane aslında insanların 1800’lü yıllardan beri kayak için tercih ettikleri bir dağ kasabası. Genellikle Nisan Ayı sonlarına kadar pistler açık oluyormuş okuduğumuz kadarıyla. Kayak dönemleri dışında da özellikle trekking seven turistler bu bölgeye akın ediyor. Zakopane merkezinden yaklaşık 20 km uzaklıktaki “Morskie Oko” dağ gölü, bu mesafeyi göze alanlar için muhteşem manzaralar sunuyor. Denizin Gözü ismi verilmiş olan bu göl berrak suyu ve çevreleyen dağlar ile beraber oluşturduğu muhteşem manzaralar ile her yıl tek başına binlerce turisti kendisine çekiyormuş.

Öğrendiğimiz kadarıyla yaz aylarında at arabaları ile de ulaşım sağlanıyormuş fakat biz Zakopane’ye bu seferlik sadece bir iki saat ayırdığımız için maalesef bu gidişimizde göremedik bu güzellikleri. Bir dahakine bir gece konaklamalı bir plan yapmayı düşünüyoruz.

Zakopane kasabası inanılmaz güzellikteki ahşap evleriyle gerçekten bir masal dünyası gibi. Bir de kasaba içerisinde minik minik akarsular da olunca ortam tam bir tabloya dönüşüyor.

Biz en çok kasabanın ana caddesi denilebilecek “Krupówki” üzerinde ve bir iki yan sokakta dolaşıp vaktimizi geçirdik. Bu cadde üzerinde yöreye özgü ürünlerin satıldığı pek çok dükkan ile yine çok sayıda kafe, restoran bulunuyor.

Krupówki Caddesinden görüntüler…

Bu da kasabanın kilisesi Kościół Świętej Rodziny…

Zakopane belki ufak bir kasaba ama gezecek çok yeri var. Muzeum Pod Kuźniczym Młotem veya Tatra Mountains Museum gibi bölgenin tarihini, halkın yaşam biçimlerinden kesitleri sergileyen çeşitli müzeler de buna dahil.

Kasabada gezerken pek çok noktada yine bu yöreye özgü tütsülenmiş peynirin farklı bir şekilde sunumu olan “Oscypek” satan küçük şirin standlar dikkatimizi çekti. Önce kek olduğunu sanmıştık ama peynir olduğunu öğrenince epey bir şaşırdık. Reçellisinden, acılısına pek çok farklı çeşidi mevcut.

Kasabadan görüntülere devam edelim…

Sonuç olarak, Zakopane bizim için çok güzel bir mola noktası oldu ama göremediğimiz yerler aklımızda kaldı, o ayrı :)

Yarım günlüğüne de olsa bir iki gün kalarak da olsa mutlaka görülmesi gereken yerler listenize alın deriz biz burayı…

Dilek & Hür Tavaşoğlu

Zakopane Otelleri
Zakopane Otelleri

ZAKOPANE’DE NEREDE KALINIR?

Zakopane’de konaklamayı düşünecek olursanız, otel seçenekleri için bencetatil.com olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesi Booking.com‘u inceleyebilirsiniz…

İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.

Soğuk bir kış günü İstanbul Kadıköy’de doğmuş. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümü mezunu. Özel sektörde yönetici olarak çalışmakta. Çocukluğundan beri teknoloji düşkünü. Komşu bakkal Ata Amca'sının teybini ödünç alıp Sinclair Spectrum 48K bilgisayarına kasetten oyun yüklediği günleri halen hatırlayıp, teknolojinin bu kadar kısa zamanda ne kadar çok ilerlediğine bazen şaşırıyor. Hayatta olmazsa olmazı gezmek, seyahat etmek ve yeni yerler keşfetmek. Yurtdışına ilk çıkışı 30 yaşlarına yakın bir zamanda olduğu için hala hayıflanır ve belki de bu yüzden arayı kapatmak için zaman ve para elverdikçe o ülke senin, bu ülke benim dolaşmakta... Bencetatil.com’un sahibesi Dilek V. Tavaşoğlu ile evli. İki gezgin ruh bir araya gelince hem gezmek, hem de gezip gördüklerini anlatıp başka seyahat severlere aktarmak ortak tutkuları oldu.

Paylaşmak ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir