Arabayla İstanbul’dan Polonya’ya – Bölüm 6: Budapeşte

Baştan başa Arnavutluk Gezisi
16/09/2018
Polonezköy’de bir lezzet durağı: Villa Polonez
07/06/2019
Baştan başa Arnavutluk Gezisi
16/09/2018
Polonezköy’de bir lezzet durağı: Villa Polonez
07/06/2019

Budapeşte’de 24 Saat

15 Eylül 2016 sabahı Polonya’dan başladığımız yolculuğun son hedefi Budapeşte idi ama mola için iki ara durak planlamıştık. Bunlardan ilki bir önceki yazımızda anlattığımız Polonya’nın şirin dağ kasabası Zakopane idi. Oradan saat 16:40’da ayrılıp Slovakya yönünde ilerledik. Bugün yine 3 farklı ülke toprakları üzerinde araba kullanıyor olacaktık ve sadece bu bile bizim gibi seyahat seven insanlar için gayet keyif vericiydi.

Arabayla Polonya seyahatimizi planlarken, “Google Street View” aracılığı ile mola yerleri araştırması yapmıştık. O sırada Donovaly kasabasında Habakuky isimli bir tema parkı dikkatimizi çekmişti. O nedenle Zakopane’den 2 saatlik mesafede bulunan bu parkta bir mola verdik. Ama maalesef bu parkın kapalı olduğu bir döneme denk gelmişiz. Normalde ilkbahar ve yaz aylarında burada çocuklar için Slovak masallarındaki karakterlerin canlandırıldığı ve Slovak folklörünün anlatıldığı etkinlikler oluyormuş. Her ne kadar biz oradayken ortam ölü halde gözükse de bir kaç fotoğraf çektik.

Arabamızı bu sitenin önüne koyduk.

Bunlar da parktan birkaç kare…

(Fotoğraflara tıkladığınızda tam ve büyük hallerini görebilirsiniz)

Muhtemelen aşağıdaki standlarda normalde hediyelik eşya vs satılıyor…

Bu da ziyaret etmek isteyenler için, parkın açık olduğu dönemler. Bu arada eğer gidecekseniz de çok büyük beklentiniz olmasın, iddiasız bir park burası bizce.

Parkta biraz hüsrana uğradıktan sonra, keyfimizi yerine getirecek güzellikte bir restoran keşfettik hemen ana yol üzerinde.

Koliba Goral Donovaly restoranında çok lezzetli yemekler yedik ve bunlardan en çok aklımızda kalanı ekmek içerisinde sunulan çorba idi. Çöken akşamın serinliğinde sıcak sıcak içimizi ısıttı.

Bir küçük not düşelim buraya. Donovaly, Slovakya’nın en popüler kayak merkezlerinden biri, yani kış sporlarını seviyorsanız ve yolunuz bu taraflara düşerse aklınızda olsun.

Koliba Goral’deki yemek molamız esnasında, yukarıdaki fotoğrafta da az biraz görüldüğü üzere, tabletimizden Booking.com’u açarak Budapeşte‘de konaklayacağımız oteli seçtik. Yola çıktıktan sonra otelimiz Vitta Hotel Superior‘a varmamız 2 saat 40 dakika sürdü. Şehir içerisindeki beğendiğimiz oteller biraz pahalı geldiği için, rahatlık ve konfordan fedakarlık yapmak yerine nasıl olsa arabamız da var diye düşünerek az da olsa şehrin dışında bir otel seçmiştik. Arabayla otelimiz ve meşhur Chain Bridge arası 10 dk idi.

Fotoğraflardan da göreceğiniz üzere gayet modern, temiz ve rahat bir odamız vardı. Ayrıca otelin altında da Penny süpermarket oluşu alışveriş için oldukça elverişli geldi bize. Lüks beklentiniz yoksa ve arabayla gelmişseniz otelimizi tavsiye ederiz yani :)

Otel odamızdaki ayna ile selfie denememiz :)

16 Eylül 2016 sabahı, Budapeşte’de sadece bir günümüz olması nedeniyle erkenden kalkarak güne başladık.

Budapeşte aslında en azından 2-3 günü hak eden bir şehir. Biz biraz önizleme modunda takıldık burada açıkçası. Bir sonraki seyahatimizde buraya mutlaka daha fazla gün ayırmayı hedefliyoruz.

BUDAPEŞTE’de bir günde nereleri gezdik?

Buda, kentin tarihi kısmı, Peşte ise daha modern bölümü. Macaristan’da Euro geçmiyor, burada kullanılan para birimi  Forint. Kısaca HUF da deniyor. 

Hop on Hop off otobüsleri ve Tuna’da gezinti yapan tekne turları kolaylıkla şehri tanımak isteyenlerin tercihleri arasında ama biz yürüyerek keşfetmeyi tercih ettik.

1. Budapeşte Parlemento Binası (Orszaghaz)

Burası dünyanın en büyük 3. parlamento binası olarak biliniyor. Tuna Nehri kıyısında Peşte bölgesinde yer alan Parlamento Binası, 1800’lü yılların sonunda Neo-Gotik tarzda inşa edilmiş.  

Nehir kenarındaki bu görkemli yapı karşı kıyıdan da yakından bakınca da ayrı etkileyici.

2. Nehir kenarındaki ayakkabılar

Parlemento Binasından sonra şehrin merkezine doğru nehir kenarından yürümeyi tercih ettik çünkü öncelikli olarak görmek istediğimiz birkaç yer vardı aklımızda. Birincisi nehir kenarına yerleştirilmiş metal ayakkabı figürleri idi.

Bu ayakkabılar (Shoes on the Danube) İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından bu bölgede öldürülen Yahudilerin anısına yapılmış.Anıtın hikayesi ise oldukça hüzünlü. Naziler Yahudileri Tuna kıyısında kurşuna dizmeden önce ayakkabılarını çıkarttırırlarmış. Onlar ölüp, suya düşünce geride kalan ayakkabıları değerlendirip kullanırlarmış. Özellikle bu seyahatimizde Auschwitz toplama kampını da ziyaret ettiğimiz için bizim için ekstra hüzün verici bir an idi bu ayakkabıları görmemiz. Bugün oldukça modern ve güzel gözüken bu bölgede sadece 60-70 yıl öncesinde insanların öldürülerek nehire atılmış olduğu gerçeği etkiliyor insanı…

2005 yılında Macar Heykeltıraş Gyula Pauer ile Türk asıllı film yönetmeni Can Togay birlikte yarattıkları bu anıt için ayakkabı tasarlarken, 1940’lı yıllarda kullanılan modelleri esas almışlar.

3. Zincirli Köprü (Szechny Lancid)

Tuna Nehri üzerindeki Zincirli Köprü (Szechny Lancid), şehrin en önemli simgelerinden biri. Zincirli Köprü’den yürüyerek Peşte’den Buda tarafına geçilebiliyor.

Buda Kale Tepesi’ne  (Budai Varhegyed) yürüyerek gidebilir ve tepeye füniküler aracılığıyla rahatlıkla çıkabilirsiniz. Biz vakitsizlikten gidemedik ama gidecek olursanız burada Kraliyet Sarayı (Kiraly Palota), Mattias Kilisesi (Matyas Templom), Balıkçı Burcu-Tabyası (Fisherman’s Bastion – Halaszbastya) gibi pek çok tarihi bina bulunmaktaymış.

Bu köprünün yakınında insanlar kafelere veya nehir kıyısında yerlere oturup içeceklerini yudumluyor, bir şey yiyor ve nehri seyre dalıyorlar. Çok keyifli bir yer, biz de oturup epey bir seyre daldık bu manzarayı.

4. Tuna Nehri panaroma

Tuna Nehri kenarından yürürken hem çok güzel manzara seyredebiliyorsunuz, hem de ara ara çok güzel anıt ve heykellere rastlayabiliyorsunuz.

Macar heykeltraş László Marton’un 5 yaşındaki kızından esinlenerek yaptığı Küçük Prenses Heykeli (Kiskirálylány) heykeli ödüllü bir sanat eseri. Tuna nehri kıyısındaki bu heykel Buda Kalesi’nin tam karşısında yer almakta.

Bu da Ukraynalı sanatçı Mihajlo Kolodko’nun Macar ressam Ignac Roskovics‘i canlandırdığı heykel.

Nehir boyunca yürürken Buda Kalesi manzarası özellikle gece çok güzel oluyor.

5. Peşte Şehir Merkezi

Aziz Stephan (Szent Istvan) Bazilikası: Bu bazilikanın önünce oldukça geniş bir pazar alanı var. Bizim gittiğimiz gün ise bu alanda çikolata üreticilerinin bir çeşit sergisi vardı.

Şehir merkezindeki en önemli caddelerden biri, araç trafiğine kapalı olan Vaci Utca. Burası gezmesi keyifli bir caddde. Sağda solda alışveriş mekânları, pek çok kafe ve restoran bulunmakta.

Biz şehrin merkezinde pek çok yeri yürüyerek dolaştık. İşte hem Vaci Utca caddesinden hem de civardaki diğer caddelerden birkaç kare…

Öğlen yemeğimizi burada yedik – enfesti lezzetler…

Menüye bakıp 1000’li rakamları görünce önce ürküyor insan biraz ama aslında komşularına nispeten ucuz yemek yiyebileceğiniz ülkelerden biri Macaristan. Balkanlardaki yeme-içme fiyatları ayarında diyebiliriz. İki ana yemek ve iki küçük bira için yaklaşık 8000 HUF ödedik, 2016 yılı itibariyle TL karşılığı 85 TL idi.

*Maalesef 2019 Şubat itibariyle aynı yerde aynı yemek 150 TL’ye geliyor. Malum artık yurtdışı gezilerinde yaptığımız herşey 2018 yılındaki döviz krizi sonucu meydana gelen devalüasyon nedeniyle neredeyse iki katına çıktı…

Ve şehri gezmeye devam…

6. Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere)

Budapeşte’nin en ünlü caddelerinden biri olan Andrassy Utca Kahramanlar Meydanı’na kadar devam uzanıyor.

Kahramanlar Meydanındaki heykeller Macarların Avrupa’ya gelişlerinin 1000. yılı nedeniyle yapılmış. Burası tüm resmi kutlamaların yapıldığı şehrin kalbinin attığı yer.

Yine buraya yakın çok güzel bir yer var. Hem tarihi eserler hem de yeşil alanın bol olduğu Vajdahunyad Kalesi (Vajdahunyad Var).

Yine Kahramanlar Meydanında olduğu gibi 1000 yıl kutlamaları nedeniyle mukavva ve ahşap malzeme kullanılarak maket olarak inşa edilen Vajdahunyad Kalesi çok beğenilince 1904-1908 yılları arasında gerçek kale olarak inşa edilmiş ve bugünkü halini almış.

Burada vaktimiz olmadığı için ziyaret edemediğimiz meşhur termal havuzlarından Szchenyi Bath de var.

Biz tek bir günde Budapeşte’nin bu kadar yerini gezip görebildik.

En son bir de nehir kenarında güzel bir restoranda Buda Kalesi manzarası eşliğinde nefis bir yemek yiyerek şehir gezimizi sonlandırdık. Bu manzara eşliğinde turistik bir restoranda yediğimiz bu yemek ise 16000 HUF civarında tutmuştu. (İki ana yemek + içki + tatlı).

Biz bu şehri sevdik, o yüzden bir daha gitmeyi ve daha etraflıca gezmeyi isteriz…

Hür & Dilek Tavaşoğlu

Bu arada İstanbul’dan Polonya’ya kendi arabamız ile yaptığımız bu yolculuğun hikayesine baştan başlamak isterseniz ilk yazımız burada.

Zakopane Otelleri
Budapeşte Otelleri

BUDAPEŞTE’DE NEREDE KALINIR?

Budapeşte’de konaklamayı düşünecek olursanız, otel seçenekleri için bencetatil.com olarak bizim en çok tercih ettiğimiz online rezervasyon sitesi Booking.com‘u inceleyebilirsiniz…

İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Okutmanı. Öğretmenlik, çevirmenlik, editörlük, yazarlık hepsi denendi ama tabii yetmedi, sürekli yeni ve farklı bir şey yapma arzusu ile ortaya karışık aktiviteler eklendi. Tiyatro kurslarına gitmeler, dublaj dersi almalar, falan filan. Belki de Yay burcu olması nedeniyle haddinden fazla meraklı ve kesinlikle her türlü makul sınırın çok ötesinde gezip tozma, keşfetme delisi. Kendisi gibi gezgin ruhlu Hür Tavaşoğlu ile evli. Evli ama çocuksuz : ) "Bence tatil bana özel, biraz değişik, biraz da sürprizli olmalı" diyerek başladığı ve gezilerini anlattığı “Bence Tatil” sitesi Hürriyet Gazetesinin 2013 Bumerang Blog/Websitesi Yarışmasında birinci oldu. Öğretme ve anlatma meraklısı olduğu için her konuda ille de söyleyecek birşeyi var. O yüzden de bu sitede kendisinden sadece gezi yazıları değil, kah kitap yorumu, kah film veya dizi tavsiyesi de bulabilirsiniz, şaşırmayın.

Soğuk bir kış günü İstanbul Kadıköy’de doğmuş. İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümü mezunu. Özel sektörde yönetici olarak çalışmakta. Çocukluğundan beri teknoloji düşkünü. Komşu bakkal Ata Amca'sının teybini ödünç alıp Sinclair Spectrum 48K bilgisayarına kasetten oyun yüklediği günleri halen hatırlayıp, teknolojinin bu kadar kısa zamanda ne kadar çok ilerlediğine bazen şaşırıyor. Hayatta olmazsa olmazı gezmek, seyahat etmek ve yeni yerler keşfetmek. Yurtdışına ilk çıkışı 30 yaşlarına yakın bir zamanda olduğu için hala hayıflanır ve belki de bu yüzden arayı kapatmak için zaman ve para elverdikçe o ülke senin, bu ülke benim dolaşmakta... Bencetatil.com’un sahibesi Dilek V. Tavaşoğlu ile evli. İki gezgin ruh bir araya gelince hem gezmek, hem de gezip gördüklerini anlatıp başka seyahat severlere aktarmak ortak tutkuları oldu.

Paylaşmak ister misiniz?

3 Comments

  1. İhsan sarı dedi ki:

    Budapeşte’de otopark sorunu var mı? Nasıl çözdünüz ,anladığım kadarı ile şehir dışında kalmışsınız.

    • Hür Tavaşoğlu dedi ki:

      Merhaba İhsan Bey,

      Dediğiniz gibi biz Budapeşte’de konaklamak için biraz merkezin dışında bir otel tercih ettik. Ücretsiz de bir otoparkı olduğu için o kısımda zaten sorun yaşamadık.
      Şehri gezmek için de, önceden Google Streetview üzerinden sokakları gezerek park etmeye uygun bir kaç nokta belirlemiştik. Boş yer bulmakta pek zorlandığımızı hatırlamıyorum açıkçası. Ara sokaklarda çoğunlukla parkmetre ile ödeme yapılan ücretli park alanları oluyor. Ayrıca bir çok kapalı otopark da var.

  2. yeminli tercüme dedi ki:

    teşekkürler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir